Bir Sanatçının Başarısı

12 Ocak 2017

Felix Ziem

Ziem 1842 sonbaharında keşfettiği Paris’i hiç sevmeyecektir. Orada yolculuk aralarında, desen dersi vermek, satıcılarla buluşmak, Salon’da yapıtlarını sergilemek için zorunluluktan kalır. Başarı kazanınca, Paris’in kuzeyine, bir atölye-ev yaptırdığı Montmartre Tepesi’ne yerleşmeyi seçen ilk sanatçılardan biridir. 

Felix Ziem

Yeteneğiyle ve Paris’in en etkin satıcılarının desteğiyle, çok kısa bir sürede ticari başarı kazanır. Ünlü Goupil Galerisi ve Durand-Ruel onun yağlıboyalarını satar. Sonradan, 1890’lı yıllarda Bernheim onun asıl satıcısı olacaktır. 1870’ten sonra çok yüksek fiyatlara satılan tuvallerini müşterileri paylaşamaz. Satışlar açısından rekor kırdığı 1872’de, Ziem yaklaşık 200 bin Frank kazanır. Satılan resimlerin yarısı Venedik’i betimlemektedir. Satışlarından kazandığı para rahat bir yaşam sürmesini, 1861’de Martigues’de camilerle bezeli bir dekor koydurduğu bir ev ve geniş bir arazi satın almasını sağlar. 

Ziem’in yapıtı kuşkusuz ele aldığı konular açısından kendini yineler. Birçok kez Venedik’i ve İstanbul’u betimlemiştir: Kompozisyonun ana çizgileri aynı kalırken, ufacık ayrıntılar değişir: ışığın yoğunluğu, ön plandaki insanlar. 

1852 Salonu onun sanatını onaylasa da, gerek desende, gerek renklerde sergilediği özgürlük eleştirmenlerin gözünden gitgide düşer. Maxime Du Camp “Mösyö Ziem gereksiz araştırmalarında bitip tükeniyor” diye düşünürken, Edmond About “Arazileri ve anıtları dalga gibi oynuyor: Bir silueti saptamayı hiç bilemedi” der. Başta kendisine destek olan Théophile Gautier bile “Asya’nın Tatlı Sularının kusuru Mösyö Ziem’in kendi tarzının bir parodisini yaratmak istercesine gittikçe daha çok aşırıya kaçtığı abartılı renklerde” diye düşünür. 

Maxime Du Camp daha da serttir: “Ziem’in resimleri iyi temizlenmemiş bir paleti andırıyor alabildiğine. Uzaktan, yirmi adım kadar öteden, göz kamaştırıcı bir etkisi var; ama yaklaşıldıkça, her şey gelişigüzel fırça darbelerinin karmaşasında, son derece yersiz biçimde, rastgele saçılmış renklerin hayhuyunda yitiyor”. 

Günbatımında Büyük Kanal ve San Marco Katedrali Çan Kulesi, 19. yüzyılın ikinci yarısı, Tuval üzerine yağlıboya, 84 x 117 cm., Ziem Müzesi Koleksiyonu 

Ziem’in çok kişisel biçemi 19. yüzyılın başat resim akımlarının birleştiği noktada durur. Eleştirmenler kendisiyle alay etseler de, meraklılar kendisini övgülere boğarlar. Van Gogh yağlıboyadaki en güzel mavileri ona mal eder. 
Koleksiyoncular gittikçe daha parlak olan bu rengin, gittikçe daha ışıltılı olan bu ışığın, gittikçe daha parçalı ve özgür olan fırça vuruşlarının çekiciliğine daima kaptırmışlardır kendilerini. 

Félix Ziem: Işık Denizinde Bir Gezgin sergisi 10 Kasım 2016 – 29 Ocak 2017 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde gerçekleşti.

Félix Ziem’in Beş Çarpıcı İstanbul Manzarası

Félix Ziem’in Beş Çarpıcı İstanbul Manzarası

On dokuzuncu yüzyılın en özgün manzara ressamlarından Fransız sanatçı Félix Ziem’in eserleri Işık Denizinde Bir Gezgin sergisiyle Pera Müzesi’nde. 

Félix Ziem (1821-1911) Göçebe, sınıflandırılamaz ve ayrıksı bir sanatçı

Félix Ziem (1821-1911) Göçebe, sınıflandırılamaz ve ayrıksı bir sanatçı

Pera Müzesi 10 Kasım 2016 – 29 Ocak 2017 tarihleri arasında 19. yüzyılın en özgün manzara ressamlarından Fransız sanatçı Félix Ziem’i ağırlıyor. Ziem Müzesi ve Martigues Belediyesi işbirliğiyle gerçekleşen serginin küratörlüğünü Lucienne Del’Furia ve Frédéric Hitzel üstleniyor.

On Dokuzuncu Yüzyılda Gezgin Olmak

On Dokuzuncu Yüzyılda Gezgin Olmak

N’olmuş? işbirliğiyle hazırlanan yazı dizimiz devam ediyor. Kendilerini; “Bilindik N’olmuş? sorusunu her gün yeniden soruyor, karşımıza çıkan sayısız beklenmedik cevabı sizlerle paylaşıyoruz.