27 Nisan 2012
Francisco de Goya
Boğa Güreşçisi Portresi (?),
Yak. 1797, Tuval Üzerine Yağlıboya
54,4 x 43,2 cm.
Floransa, Galleria Degli Uffizi, Contini Bonacossi Envanteri, 22 Resimdeki kişi, delici bir bakışla seyirciye bakarken, dörtte üç konumda resmedilmiştir. Resmin arka planı gri; boğa güreşçisinin giysisi, saçları ve başlığı ise siyahtır. Yakanın ve dantel süsün beyazı göz alıcıdır ve tenin solgun pembesi içinde, dudaklar, yanaklar ve burundaki bazı daha yoğun, küçük fırça vuruşları dikkati çeker. Dolayısıyla, renk yelpazesi az ve öz tutulmuş, temel olarak soğuk tonlardaki incelikli değişimlerle amaca ulaşılmıştır. Sanatçı, malzeme açısından sınırlı ama enerjik fırça vuruşları ile figürün hacmini oluştururken, bilinçli olarak renk karışımının pembemsi renginin yer yer belirmesine izin verir. Yüzün alt kısmındaki hafif gri sakalda da gözlemlendiği üzere yaş nedeniyle esnemiş olan cildin tasviri olağanüstüdür. Resimdeki kişi uzun saçlıdır ve saçını zarif siyah bir saç ağıyla toplamıştır; alnının üzerinde bir ilmekle son bulan bu ağ, kulaklarını, favorilerini ve saç çizgisini açıkta bırakır. Bu, Goya’nın gerek Cádiz’de kaldığı dönemde (1793), gerek portrelerde, gerek zaman zaman Boğa Güreşi resimlerinde boğa güreşçilerine atfettiği bir giysi parçasıdır. Bu tür, ama renkleri daha canlı saç ağı, Goya’nın halkı konu alan resimlerinde manolo ve maya’ların tipik giysisidir. Buna karşılık, resimdeki kişinin giysisinin geri kalanı, yalın ve orta sınıfa özgü olup, Goya’nın arkadaşı Martín Zapater’in 1797 tarihli resminde (Bilbao, Güzel Sanatlar Müzesi) giydiği giysiyi andırır: Zapater bu resimde ceketinin altında çift sıra düğmeli ve geniş yakalı koyu renkli bir yelek giyer, göğüs kısmında dantelalı beyaz bir gömlek görülür. Longhi’nin daha önce belirttiği gibi, Zapater resmi, gerçekten de özgün oval biçimi*, fon rengi ve derin psikolojik sorgulaması ile buradaki Contini portresine en yakın yapıtlardan biridir. Tablo, bu sergi vesilesiyle Daniele Rossi tarafından temizleme işleminden geçirilmiş; bu işlem, resmi daha derinden anlamamızı sağlamıştır. Gerçekten de sararmış yoğun cila katmanları tuvali ağırlaştırıyor; bir bütün olarak yapıttaki renk etkisini, resim tekniğinin inceliklerini ve yüzün yoğun tasvirini değerlendirmeyi zorlaştırıyordu. Camón Aznar, haklı ve sakınımlı bir tutumla resmin “bir boğa güreşçisini andırdığını” belirtmekle yetinir, ama maya’lara özgü tipik güçlü, etkileyici ifadenin altını çizer. Gudiol’un Goya kitabının İngilizce basımını değerlendiren Eric Young ise, resimdeki meçhul kişinin, ünlü boğa güreşçisi Pedro Romero olduğunu öne sürer. Goya’nın 1795-1798 arasında yaptığı Pedro Romero portresi, günümüzde Teksas eyaletinin Forth Worth şehrindeki Kimbell Müzesi’ndedir. De Angelis, bu saptamayı benimsemiştir (ne var ki, bir dizgi yanlışı sonucu, Pedro yerine Pedro’nun kardeşi José Romero’ya gönderme yapmış; bu da daha sonraki kaynakçada karışıklığa yol açmıştır). De Angelis, iki yüz arasındaki belli bir benzerliği –bu benzerlik, alında ve gözlerin biçiminde daha belirgin gibidir, ama belli ki bu iki kişinin göz renkleri farklıdır– temel alır ve iki resimde yaşların farklı olduğunu belirtir. İki kişinin psikolojik tutumunda ise, güçlü bir farklılık vardır; bunun da yalnızca Contini resmindeki kişinin daha yaşlı olmasına bağlanması güç görünmektedir. Pedro çok şıktır, kendinden emin bir duruş içindedir ve rahattır; bakımlı eli, umursamaz bir edayla ceketinin bir yanında asılı durur ve bakışı bilgiç ama sakindir. Oysa bizim sözünü ettiğimiz resimdeki kişi, daha yaşlıdır ve yüz derisi kalınlaşmıştır (gene de saçları, Romero’nunkiler kadar ağarmış değildir). Bu bir yana, duruşu daha katı gibidir ve bakışında adeta bir yitimin önsezisi fark edilir, ağzını da ince bir burukluk ve düş kırıklığı ifade eden bir kıvrımla kapamıştır. Mayer’in 1923’te New York’ta Bayan Stern’in evinde kayda geçirdiği resim, önce, resmin arkasındaki Paris gümrüğü damgalarının ve tuvale ekli iki etikette yer alan yazının (“Knoedler Les 2 tableaux à rendre ce soir”) tanıklık ettiği gibi, Paris’teki Knoedler Galerisi’nden geçmiştir. Tablo, 1930’dan önce Alessandro Contini Bonacossi’ye satılmış ve 1969’a kadar onun koleksiyonunda kalmış; 1969’da koleksiyonun bir kısmı İtalyan devleti tarafından satın alınmıştır. İki kenarından kesilmiş resim, başlangıçta farklı biçimdeydi ve büyük bir olasılıkla ovaldi: Dört köşeye koyulan tuval ekleriyle elde edilen bugünkü boyutlara, bilinmeyen bir tarihte, resme astar ve yeni bir çerçeve eklendiğinde ulaşılmış olsa gerekir. Bu onarım, yeni tuvale yukarıda sözü edilen etiketlerin eklendiği Paris döneminden önce yapılmış olmalıdır. Mayer, yapıtın 1795-1800 arasında bir tarihte, Longhi –Martín Zapater’le bağlantılardan ötürü– 1797’ye doğru, Guidol ise daha geç bir tarihte, yaklaşık 1800’de yapıldığını düşünmektedir.
Valentina Conticelli’nin sergi kataloğunda yer alan yazısından bir alıntı.
Martín Zapater y Clavería 12 Kasım 1747’de Zaragoza’da doğdu. Mütevazı bir tüccar ailesine mensuptu; hali vakti yerinde akrabası Juana Faguás ve kızı Joaquina de Alduy tarafından evlat edinildi. 1752-1757 yılları arasında Zaragoza Escuelas Pías okulunda Goya’yla birlikte okudu; bu dönemde başlayan dostlukları Zapater’in 1803’teki ölümüne kadar devam etti.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)