20 Aralık 2017
Louis I. Kahn, 1901 yılında, tüm yaşamını geçireceği, çalışacağı, âşık olacağı ve yaşama veda edeceği Philadelphia’dan uzakta, Rusya’nın Pärnu kentinde Yahudi bir aileye doğar. Beş yaşındayken ailesiyle birlikte Amerika’ya göç ederler. Mimarlık programının kökleri sıkı biçimde klasisizme dayanan Pensilvanya Üniversitesi, Güzel Sanatlar Okulu’nu üstün başarı ödülü ile 1924’te tamamlar. Mesleğinin erken yıllarında mimarlığa bakışını derinden etkileyecek iki yıllık bir Avrupa yolculuğuna çıkar.
Yaşamı boyunca yapacağı iki büyük geziden ilki olan bu Avrupa seyahatinde dikkat çekici resimler yapar. Mesleki kariyerinin başlangıcı 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ile çakışır, bu da önündeki fırsatları kısıtlar. Mimarlığının parlak yılları başlamadan önce birçok ortaklık kuran Kahn, ancak 1947 yılında, 50’li yaşlarına yaklaşmaktayken kendi mimarlık ofisini açar. Pensilvanya Üniversitesi’nde “Philadelphia Okulu” olarak anılacak hareketin en önemli figürü olarak yüksek lisans stüdyosunda çok sayıda öğrenci yetiştirir. 1950’lerin ortasından itibaren Türkiye’den de çok sayıda öğrencisi olur.
1950’lerde Kahn mimarlığının kırılma noktasını Trenton Hamamı oluştursa da, kendisine uluslararası tanınırlık kazandıracak olan Alfred Newton Richards Tıbbi Araştırmalar Binası’dır. 1960’ların başında çalışmalarını uluslararası ölçeğe taşır; aralarında Dakka, Ahmedabad, Tahran, Kudüs, Venedik, Katmandu’nun olduğu birçok kent için yeni projeler üretir ve sıkça seyahat gerektiren yoğun bir çalışma dönemine girer. 1962 ve 1963 yıllarında İstanbul’a da kısa süreli uğrayacaktır. Yaşamının son on yılında Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü, Kimbell Sanat Müzesi, Phillips Exeter Akademi Kütüphanesi, Hindistan İşletme Enstitüsü, Bangladeş Ulusal Parlamentosu gibi kült yapılar üzerinde çalışır. Ahmedabad’tan Philadelphia’ya dönerken, New York Tren İstasyonu’nda geçirdiği kalp krizi sonucu 1974 yılında hayatını kaybeder. Yaşama veda ederken ardında üç çocuk ve 50’li yaşlarında geç başlayan, kısa ama verimli mimarlık üretiminin en aktif döneminde kaybının yarattığı derin hüzün kalır.
Louis Kahn’a Yeni/den Bakış: Cemal Emden’in Fotoğrafları – Çizimler ve Resimler sergisi 07 Aralık 2017 - 11 Mart 2018 tarihleri arasında gerçekleşti.
Janine Antoni, 1990’larda, kimlik inşası meselesine odaklanmaya başladı. Yala ve Sabunla isimli yapıtını, klasik heykel geleneğine uygun olarak, doğrudan kendi bedeninden aldığı kalıptan yola çıkarak yaptı. Bu büstleri sıra dışı kılan ise, sabun ve çikolata gibi tüketim maddelerinden yapılmış olmaları.
Pera Film Altın Madalya: Sporda Kadın programı kapsamında 5Harfliler ile bir yazı dizisi sunuyor. Kendilerini; “kadın gündeminin peşinde, bağımsız bir internet sitesi” diye tanımlayan 5Harfliler bizim için hazırladıkları ikinci yazılarında Venus ve Serena belgeselini ele alıyor. Serinin bu ikinci yazısı Bawer Çakır’ın kaleminden!
Deniz hamamından plaja geçiş ise bir devrim niteliğindeydi. Rus ihtilalinde ülkelerinden kaçan Beyaz Ruslar, İstanbul’da pek çok dönüşüme neden olmuşlardı, bunlardan en önemlisi de halkın denizle buluşmasına vesile olan plaj alışkanlıklarıydı. 1920’lerden itibaren deniz hamamları evrilerek yerlerini yavaş yavaş kadın ve erkeğin beraber denize girebildiği plajlara bıraktı. Bu blog yazımızda İstanbul’un plajlarını ve onların özelliklerini ele alıyoruz.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)