Doğu, çok eskilerden günümüze, her zaman Batı'nın ilgisini çekmiş, Avrupalı aydınlar ve sanatçılar, çok erken dönemlerden başlayarak bu gizemli ve kendilerine görece kapalı dünyanın büyüsüne kapılmışlardır. Bunun doğal bir sonucu olarak da değişik dönemlerde birçok sanatçı, kimi zaman oturdukları yerden, kimi zaman yollara düşerek Doğu'nun izini sürmüş, yapıtlarında bazen gerçek Doğu'yu, bazen de kendi Doğu'larını anlatmış ya da betimlemişlerdir.
Batı sanatında Oryantalizm adını verdiğimiz akımsa, 19. yüzyıl Avrupa'sının Romantizm'ine paralel olarak ortaya çıkan ve bakışlarını Doğu'ya, çoğunlukla da Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yöneltmiş bir akımdır. Ne var ki, Avrupa sanatında bu akımın sahneye çıkmasından çok önce, bir yandan yeni tanınmaya başlayan Doğu'nun gizemine, bir yandan da Osmanlı dünyasıyla ilişkilerin yarattığı Turquerie (Türk tarzı yaşam) modasına kapılan birçok Avrupalı sanatçı, yoğun biçimde bu dünyayı resimlemeye başlamışlardır. Bir bölümü "Boğaziçi Ressamları" diye adlandırılan bir dizi ressam da 18. yüzyıldan başlayarak iki yüzyıl boyunca İmparatorluk topraklarında yoğun biçimde resim yapmış ve Osmanlı dünyasını çeşitli yönleriyle resimleyerek insanlığın görsel belleğine işlemişlerdir.
İmparatorluktan Portreler sergisi, işte bu zengin dünyanın özel bir kanadına ışık tuttu. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu'nu oluşturan Suna ve İnan Kıraç/ Sevgi ve Erdoğan Gönül koleksiyonlarından seçilmiş altmışa yakın yapıt, bu sergide bizi Osmanlı dünyasının insanlarıyla, onların portre ve boy resimleriyle, kimi zaman çok tanıdık, kimi zaman uzak, neredeyse yabancı 'fizyonomileriyle' yüz yüze getirdi. Çoğunlukla fotoğraf makinesi objektifinin henüz gözün yerine geçmediği, ressamların dünyaya bakma, onu okuma, yorumlama ve aktarma önceliğini henüz ellerinde tuttukları bir zamanda yapılmış bu resimler, uzaklarda kalan bir çağın yok olmuş yüzlerini, şaşırtıcı bir gerçeklik ve canlılıkla günümüze taşıdılar.
Batı sanatında Oryantalizm adı verilen akım, 19. yüzyıl Avrupası Romantizm’ine paralel olarak ortaya çıkan ve bakışlarını Doğu'ya, çoğunlukla da Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yöneltmiş bir...
Batılı ressamların eserlerinde camiler İstanbul kentinin kimliğini yansıtan başlıca mimari unsurlar olarak karşımıza çıkar. Bazen resimde gösterilen kentin İstanbul olduğunu sadece camilere bakarak anlayabiliriz. Detaylar gerçekle uyuşmasa da, deniz ve ufukta bazen abartılı ölçülerle verilen camiler mekanın tartışmasız biçimde İstanbul olduğunu söyler bize.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)