Kuyu

  • 11 Nisan 2018 / 13.30

Yönetmen: Metin Erksan
Oyuncular: Hayati Hamzaoğlu, Nil Göncü, Demir Karahan, Aliye Rona, Osman Alyanak, Fikret Uçak
Türkiye, 1968, 86’, siyah-beyaz, Türkçe; Fransızca altyazılı 
 

Türkiye sinema tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan Metin Erksan’ın kendine özgü görüntü ve anlatım estetiğini pekiştirdiği filmi Kuyu, evlenmeye ikna edilemediği için yabanıl bir adam tarafından defalarca dağa kaldırılan bir kadının mücadelesi ve sonunda intikamını anlatır. Erksan’ın bir gazete haberinden yola çıkarak kaleme aldığı senaryosu, kadına şiddeti diyaloga değil, yönetmene özgü bakışın oluşturduğu görüntünün hiyerarşisine dayanarak işler: Kadının bakışına, sürüklenişine, uğradığı şiddete dair kadraj Kuyu’nun anlatımının gücünü aldığı odaklardır.

Kategori : Mimari Ütopyalar – Sinematik Distopyalar

37. İstanbul Film Festivali

Bitmeyen Yolculuk

37. İstanbul Film Festivali

Muazzez Mucizesi 104 Yaşında

37. İstanbul Film Festivali

Yaşar Kemal Efsanesi

37. İstanbul Film Festivali

İngiltere'nin Sonu

37. İstanbul Film Festivali

Kuyu

37. İstanbul Film Festivali

Ex Libris: New York Halk Kütüphanesi

37. İstanbul Film Festivali

Eric Clapton: Perdelerin Ardında Yaşam

37. İstanbul Film Festivali

San San Üçlemesi

37. İstanbul Film Festivali

Bayan Fang

37. İstanbul Film Festivali

İki Kaçak

37. İstanbul Film Festivali

Sevda ve Kurşunlar

Bir Fotoğrafçı Biyografisi Guillaume Berggren

Bir Fotoğrafçı Biyografisi Guillaume Berggren

Fotoğraf tekniğini Berlin’de öğrenen Berggren İstanbul’a gelene kadar pek çok farklı Avrupa kentinde çeşitli işler yaparak yaşamını sürdürür. 

Coğrafya

Coğrafya

Sergi, “Balkanlar” olarak bilinen bölge ülkelerinden farklı kuşaklardan sanatçı ve sanatçı gruplarına odaklanıyor ve bölgenin kaçınılmaz olarak akla gelen siyasi çağrışımları göz önünde bulundurulmaksızın bir doğa olayı üzerinden biçimleniyor.

Kartpostal Çıplakları

Kartpostal Çıplakları

Çıplaklığın seyirlik halleri, Osmanlı’nın dünyasına resimlerden önce kartpostallarda ulaşır. 1890’lardan itibaren ve özellikle 1910’larda, II. Meşrutiyet’in ilanından sonraki yıllara rastlayan dönemde elden ele, kentten kente dolaştığı anlaşılmaktadır.