Kozbekçi Mustafa Ağa

30 Nisan 2015

Kozbekçi Mustafa Ağa ve Maiyeti (1727-1728?), George Engelhardt Schröder. Tuval üstüne yağlıboya. (Resim yarım gibi)
Kozbekçi Mustafa Ağa ve Maiyeti (1727-1728?), George Engelhardt Schröder. Tuval üstüne yağlıboya. (Resim yarım gibi)
1709’da Rus Çarı Petro’ya yenildikten sonra Osmanlı’ya sığınan Demirbaş Şarl (XII. Karl) 5 yıl boyunca maiyetiyle birlikte Bender’de kalmış, tüm masrafları Osmanlı tarafından karşılanmış, kendisine maaş bağlanmış ve borç para verilmiştir. 1727’de mali düzenlemelere girişen Sadrazam Damat İbrahim Paşa, İsveç’in Osmanlı’ya olan borcunun geri alınması göreviyle Kozbekçi Mustafa Ağa’yı 23 kişilik maiyetiyle birlikte Stockholm’e gönderir. Büyük bir ilgi gören ve görkemli törenlerle karşılanan elçi ve maiyeti İsveç’te bugün de ayakta olan Insenstiernska Evi’nde kalmış, olumsuz hava koşullarının da sonucu olarak geçen 15 ay sonunda verilen sözlerin ve iyi niyet ifadelerinin dışında eli boş olarak geri dönmüştür. 1732 Kasım’ında, bu kez babası Yirmisekiz Mehmet Çelebi ile Paris’e gitmiş, Avrupa siyasetini iyi bilen, Osmanlı’da matbaanın kurulmasındaki rolüyle de tanınan deneyimli Osmanlı diplomatı Mehmet Said Efendi aynı görevle yola çıkacaktır. 1733’ün Mayıs ayında 43 kişilik maiyetiyle Stockholm’e ulaşan Mehmet Said sefaretnamesinde onuruna düzenlenen görkemli törenleri, borcun ödenmesine dair yapılan görüşmeleri, İsveç ve Stockholm’e dair yaptığı gözlemleri ve topladığı bilgileri aktarır. Sefaretnamenin yanısıra bu ziyarete dair diğer önemli bir kaynak da Osmanlı elçisinin döndükten sonra Kontes Hedwig de la Gardie’ye yazdığı Fransızca mektuptur. Mehmet Said Efendi de, o dönemde 25000 kuruş olarak hesaplanan borcu tahsil edemeyip karşılığında bir senet almış olsa da özellikle Rusya ile İsveç arasında kurulabilecek, Osmanlı’nın çekindiği bir itifak olasılığını da yerinde değerlendirme olanağı bulmuştur. Borç sorunu daha sonra, iki ülke arasında bir ticaret anlaşması yapılması yönündeki gelişmelere de paralel olarak, Osmanlı Devleti’ne verilen bir savaş gemisi ve silahlarla çözümlenmiştir. 
Kozbekçi Mustafa Ağa ve Mehmet Said Efendi maiyetleriyle birlikte kral I. Fredrik’in ressamı Schröder tarafından yapılan anıtsal boyutlu portrelere konu olmuştur. Resimlerde elçilerin maiyetlerini temsil eden figürler gibi bazı unsurların tekrarlandığı görülür. Ayrıca bu kompozisyonların Schröder Ekolü ressamlarınca daha küçük boyutlu kopyaları da gerçekleştirilmiştir.
 

George Engelhardt Schröder
(1684 Stockholm – 1750) 

David von Krafft’ın öğrencisi olan bu İsveçli sanatçı, çeşitli Avrupa kentlerinde sanatını geliştirmiş, 1710 – 1715 yılları arasında Venedik’te, 1718 – 1725 yılları arasında Londra’da bulunmuştur. Ayrıca Brunswick, Roma ve Münih’e de gittiği bilinmektedir. İsveç sarayının ressamı olan Schröder’in yapıtları arasında portreler ağırlıklı bir yer tutar; ayrıca mitologya ve gündelik yaşam konulu resimlere manzaralar da yapmıştır.

Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar koleksiyon sergisi hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
Mehmed Said Efendi, Ressamı Belirsiz (George Engelhardt Schröder’den), 18. yüzyıl. Tuval üzerine yağlıboya.

Mehmed Said Efendi, Ressamı Belirsiz (George Engelhardt Schröder’den), 18. yüzyıl. Tuval üzerine yağlıboya.

 

Venedik balyosunun Topkapı Sarayı’na kabulü

Venedik balyosunun Topkapı Sarayı’na kabulü

1699’dan 1737’deki ölümüne kadar İstanbul’da yaşayan Valenciennes’li ressam Jean-Baptiste Vanmour’un eserleri arasında Avrupalı elçilerin kabul törenlerini betimleyen seriler özel bir yere sahiptir. 

Bir Elçinin Seyahati

Bir Elçinin Seyahati

Hikâye 1709 yılında İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ın ( XII. Karl) Rus Çarı Petro’dan kaçarken Osmanlı’ya sığınması ile başlıyor. İsveç Osmanlı’ya borçlanıyor, bu sırada Osmanlı stratejik bir değişiklik yapıyor ve artık Avrupa’ya elçi yollamaya başlıyor… Tarihi metin ve sefaretnamelerden yola çıkarak Oryantalist Resim Koleksiyonu yöneticimiz Barış Kıbrıs kaleme aldı.

Pera Müzesi’nde Bir Gece

Pera Müzesi’nde Bir Gece

Sanatçı Benoît Hamet, bu yıl 10. yaşını kutlayan Pera Müzesi’nin koleksiyonlarından öne çıkan eserleri yeniden yorumluyor. Hamet, hem gerçek hem kurgusal “tarihi” olaylara mizahi bir bakış sunuyor.