29 Aralık 2015
Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü sergisi proje yöneticileri Begüm Akkoyunlu ve Tania Bahar serginin hikayesini Pera Müzesi Blog için anlatıyor!
Türk resminde çıplak, 2007 yılında aramızdan ayrılan değerli danışmanımız Samih Rifat’ın öncülüğünde, hep hayalini kurduğumuz temalardan biriydi. Pera Müzesi olarak, Türk resim tarihinin en geniş koleksiyonlarına sahip başta İstanbul ve Ankara Resim Heykel Müzesi olmak üzere ulusal müzelerimizin uzun yıllardır envanterlerini kapalı tutması hatta ziyarete kapalı olduğu bir ortamda Türk resmine dair temalı sergiler düzenleyerek sanatseverleri ve genç kuşakları resim sanatının örnekleriyle buluşturmak temel misyonlarımızdan biri haline geldi. 2006 yılında Kadınlar, Resimler Öyküler: Modernleşme Sürecindeki Türk Resminde Kadın İmgesinin Dönüşümü ve Cumhuriyet’in 90. yılını kutladığımız 2013 yılında Düşler, Gerçekler, İmgeler: Modern Türk Resminde Cumhuriyet İmgesi ile Pera Müzesi’nin kuruluşundan itibaren Türk resminde Meşrutiyetten Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan ve modernleşme dönemine odaklanan iki sergi daha gerçekleştirme fırsatımız oldu. Pera Müzesi’nin 10. yılını kutladığımız 2015 yılında ise ilk hayalimiz olan “çıplak” seçkisiyle hem bahsettiğimiz buluşmayı sağlamaya hem de yine akademik bir yaklaşımla Türk resmini bir kez daha mercek altına almaya çalıştık. Birkaç yıl önce kendileri de aynı konuda çalışma heyecanımızı paylaşan –geçtiğimiz yıl maalesef aramızdan ayrılan- değerli hocamız Prof. Semra Germaner ve çok değerli Ahu Antmen ile proje üzerinde çalışmaya başladık ve ortaya Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü çıkmış oldu.
Çıplak gibi böylesine geniş bir tema, çalışmalarımızı sınırlamaya yöneltti. Ahu Antmen, ilk etapta günümüz sanatına kadar genişletebileceğimizi düşündüğümüz temayı sevgili hocamız Semra Germaner’in de önerisiyle 1960’lara kadar getirdiğimiz bir seçki üzerinden çalıştı.
Basılı ve dijital tüm yayınlar çok titiz bir araştırmayla tarandı ve mümkün olan en geniş eser listelerine ulaşıldı. Tabii, Türk resminde yayınların sayıca hâlâ çok az oluşu, var olan monografilerin çoğunun yayım tarihi üzerinden uzun yıllar geçmiş olması, müzayede kataloglarının el değiştiren eserlerin izini sürme konusunda görece yardımcı olurken kaynak koleksiyoneri tespit etme konusunda ekstra destek almamızı gerektirmesi çok uzun soluklu bir çalışma gerektirdi. Başlıca ulusal müzelerden ödünç eser alamayacağımızı bildiğimiz bu seçkide kurum koleksiyonları ve özel koleksiyonlara en az Pera Müzesi’nin üstlendiği misyon kadar görev düşüyordu ki; bazı koleksiyonların açık ve yapıcı/destekleyici olduğunu söyleyemeyeceğimiz bir çalışma sürecinde sergi ve katalog künyesinde isimlerini bulabileceğiniz pek çok koleksiyon ise heyecanımıza ve amacımıza içtenlikle katılarak eserlerini bizlerle paylaştılar.
Sergi tasarımı, küratöryel içerik ve eser tespitlerinden sonra bizim için bir diğer büyük aşamaydı. Küratörümüz Ahu Antmen’in daha ilk toplantımızdan itibaren hayallerinden biri büyük bir desen duvarı kurmaktı ve bu fikir hem kurguda hem tasarımda lokomotifimiz oldu diyebiliriz. Sergi tasarımını gerçekleştiren Pattu da fikri aynı şekilde benimseyerek bu çok sevdiğimiz tasarım önerisiyle geldi. Sergilediğimiz tek güncel iş olan Özlem Şimşek’in Halil Paşa’dan esinli videosunun yer aldığı giriş mekânı ve sonrasında geçilen kırma çatılı oda “çıplak” temasının bir yandan mahremini yansıtan öznel bir mekân ve sonrasında canlı modelle atölye çalışmasını hissettirmeye çalıştığımız geçişli iki alan olarak sergiye kavrayıcı bir başlangıç sundular. Tuvallere geçtiğimiz bölümde mümkün olabildiğince çok sayıda eseri biraz “salon sergileri”ni anımsatan yoğun bir sergilemeyle sunduk. Burada çok farklı üsluptan ustaların eserlerini bağlayıcı ama eserlerin önüne geçmeyecek iki renkle, füme ve koyu mavi bir atmosfer içinde sunduk.
Kurulum süreci bizler için serginin artık beden bulacağı, yıllar sürebilen uzun uğraşların büyük bölümünün geride kaldığı ve içinde oynayabildiğimiz bir ortamdır. Uzun çalışma saatleri sürmekle birlikte eserleri bir bir galeriye çıkarmak, planlanan tasarım içindeki yerlerine yerleştirmek, kimi zaman tüm planları silip yeni baştan kurgulamak yorucu olduğu kadar her güne adrenalin ve enerjimizi tazeleyerek başladığımız dönemdir. Mimari kurulum ve boyadan itibaren salonlar her an yeni sürprizlere açıktır; boya bozulabilir, asımda yanlışlık olabilir ya da değişim gerektirebilir, teknik kuruluma dair baş edilmesi gereken aksaklıklar çıkabilir -ki bazı elektronik altyapı gerektiren sergiler bu anlamda sürprizlere daha da açıktır-, etiket ve yazılar son ana kadar kontrol edilir ama her defasında düzeltecek yeni şeyler bulunur, düzelti değilse de “şunu şöyle yapsak” diyeceğimiz ve sınırlarımızı zorlayacağımız daha birçok işle aynı anda uğraşılır. En yoğun ve heyecanlı günleridir artık projenin. Üryan, Çıplak, Nü de aynı telaş ve çok iyi bir ekip çalışmasıyla gerçekleşti. Tasarım, kurulum ve teknik ekiplerimizle ve başta küratörümüzle uyum içinde çalıştığımız projelerden biri olarak kurduk ve izleyiciye sunduk.
Her sergimizde olduğu gibi Pera Öğrenme farklı yaş gruplarına yönelik eğitim programları düzenliyor. Çıplak temalı bir sergide çocuklara yönelik program tasarlamak ekibimizi de daha alternatif fikirler geliştirmeye yöneltti ve çocukların yetişkinlerden çoğunlukla daha açık ve önyargısız bakış açılarını geliştirmelerine olanak sunacak programlar üzerinde çalışıldı. Bunun yanı sıra sergiye paralel olarak 13 Ocak 2015 Çarşamba günü sanat tarihçisi Deniz Artun ile bir galeri söyleşisi, 21 Ocak 2015 Perşembe günü Ahu Antmen ile küratörlü sergi turu, 28 Ocak Perşembe günü ise Ahmet Kamil Gören’le yine bir söyleşi gerçekleştirilecek.
Proje Yöneticileri Begüm Akkoyunlu – Tania Bahar
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)