Chlebowski'nin Sultanı

07 Kasım 2014

Stani̇sław Chlebowski̇

“Sultan III. Ahmed Şahi̇nle Avlanırken”, Stani̇sław Chlebowski̇, 1873. Tuval üzerine yağlıboya, 111 X 189,5 cm. Poznań Ulusal Müzesi̇.

Bu resim, Stanisław Chlebowski’nin savaş dışı bir konuyu ele alan büyük tuvallerinden biri; boyut olarak bununla karşılaştırılabilecek tek resim, bugün İstanbul Askeri Müzesi’nde bulunan Kâğıthane’de Osmanlı Hayatı’dır.

Şahinlerle avlanmak Türk halklarının geleneksel sporlarından biridir ve bugün bile Orta Asya ve Ortadoğu’da görülür. Osmanlı sultanları Edirne dolaylarında av alanları bulundurur ve yaz aylarında sultanla maiyetindekiler buraya giderdi. IV. Mehmed (1648-1691) “Avcı” lakabıyla tanınırdı ve bu alana ilgisi gerçekten de bu adı hak etmesini sağlıyordu. Chlebowski’nin burada resmettiği padişahın o olması aslında mümkündür; yüz hatları, sakal ve açık ten, sultanın Şahinlerle Av adlı tablodaki haline benzemektedir.

Buradaki av tartışmasız bir biçimde Edirne dolaylarında gerçekleştirilmektedir, tepeler ve ağaçlar arasındaki bu yerde, önde bir de ırmak görülmektedir. Ortadaki figür sultanın kendisidir –ya Lale Devri (1703-1730) padişahı III. Ahmed ya da IV. Mehmed’dir bu. Aslında bu resme Sultan III. Ahmed’in Şahin Avı adını kimin verdiğini tam olarak bilmiyoruz. Başka bir deyişle bu ahistorik bir sahnedir ve Chlebowski bu resmi Topkapı Sarayı ve baruthanesinde geçmişten kalma çeşitli giysi ve silahlara bakarak yapmıştır. Chlebowski’nin İstanbul’da bulunduğu dönemde, bu resimde görülen gösterişli kaftan ve türbanlar içeren geleneksel giyimin popülerliği azalıyor ve Avrupai giysiler giderek yaygınlaşıyordu.

Burada sultan, beyaz bir atın sırtında gösteriliyor, soldan büyük bir avcı grubu yaklaşıyor, yakındaysa şahinciler var, uzattıkları ellerine kuşlar tünüyor. Sultanın atının önünde yerde bir geyik yatıyor; çeşitli av köpekleri, saray mensupları, at sırtında ya da yaya hizmetkârlar sahneyi dolduruyor. Sultanın üstünde kırmızımsı, hafif bir kaftan var, kolları kısa, çift taraflı olarak sırtına iniyor, beyaz kürk ve boncuklarla süslenmiş; bunun altında uzun, bol kol ağızlı bir kaftan giymiş. Yumuşak bir kumaştan yapılmış kuşağının altında bir hançer var, başındaki türban, koni biçimindeki kırmızı bir başlığa sarılmış ince beyaz bir kumaştan oluşuyor. Sultanın belinde bir tabanca kılıfı var. Atının koşumları son derece süslü. Sultanın arkasında gri bir atın üstünde, sarayın en yüksek rütbeli kişilerinden babüssaade ağası geliyor –başında, uzun beyaz bir silindir biçiminde bir başlık olan mücevveze var.

Tüm sahne, ağır, kara yağmur bulutlar arasından görünen parlak gökyüzüyle daha da güçlendirilen bir gerginlikle dolu. Resim, sultanın av partilerinin Doğulu ihtişamını gayet inandırıcı bir biçimde yakalıyor.

Prof. Dr. Tadeusz Majda

Viyana'dan Dönüş

Viyana'dan Dönüş

Józef Brandt, 17. yüzyıl Polonya’sına büyük ilgi duymuştur. En sevdiği temalar arasında savaş sahnelerinin yanı sıra muharebenin öncesi ve sonrasını ele alan gündelik yaşam sahneleri bulunmaktadır. 

Kuyunun Yanında

Kuyunun Yanında

Tadeusz Ajdukiewicz Doğu’yu, 1877’de, Władysław Branicki’yle birlikte çıktığı Suriye, Mısır, Türkiye ve Kırım turunda keşfetti. Bu deneyim onda derin bir etki yarattı, yaşamının sonuna kadar da Doğulu temaları kullanmayı sürdürdü. 

Esir Sultan

Esir Sultan

Yunanlıların Türk boyunduruğunu kırmak için yürüttükleri savaş Avrupa tarafından yakından takip ediliyordu. Romantizmin hakim olduğu bu çağda, Yunanistan’ın çevresinde 1821 ile 1832 arasında gelişen olaylar ulusal bağımsızlık mücadelesinin bir sembolü haline gelmişti.