Kuyunun Yanında

31 Ekim 2014

Tadeusz Ajduki̇ewi̇cz“Kuyunun Yanında”, Tadeusz Ajduki̇ewi̇cz, 1888. Tuval üzerine yağlıboya, 64 X 55 cm.

Tadeusz Ajdukiewicz Doğu’yu, 1877’de, Władysław Branicki’yle birlikte çıktığı Suriye, Mısır, Türkiye ve Kırım turunda keşfetti. Bu deneyim onda derin bir etki yarattı, yaşamının sonuna kadar da Doğulu temaları kullanmayı sürdürdü. Ajdukiewicz’in Doğu konulu diğer pek çok resmi gibi Kuyunun Yanında da sanatçının Viyana’da bulunduğu dönemde yapıldı – buraya 1882’de yerleşmiş, Hans Makart’ın boşalttığı atölyeyi devralmış ve zaman yitirmeden kendini şehrin sanatseverlerine kabul ettirmişti.

Ajdukiewicz’in bu resminin ilk bakışta görülen ayırt edici özelliklerinden biri, ayrıntıların müthiş bir özenle verilmiş olmasıdır. Bu sahnede yer alan figürler dikkatli bir biçimde karakterize edilmiş. Elinde büyük sürahiyle kadın görkemli bir duruş sergiliyor; giysisi ve makyajı en ince ayrıntısına kadar betimlenmiş. Ayak ucunda oturan yarı çıplak Afrikalı, şehir kuyusundan su çekiyor, kuyunun gülbezek ve bir sanatkarın elinden çıkma niş çerçevesi gibi mimari unsurları da ustalıkla ele alınmış. Sanatçı, fotografik sadakat hissini –ya da yanılsamasını– duvardan çıkan ve güneşte parlayan bir tutam ot gibi ayrıntılarla perçinliyor.

Kuyunun Yanında, Doğu’ya yapılmış gezilerden anımsanan ve eskiz ya da fotoğraf olarak kaydedilen sahne ve nesnelere dayanan tipik bir akademik atölye resmi. Pek çok Oryantalist bu temel çalışma biçimini benimsemişti, ama bunu kusursuzluğa ulaştıran Jean-Léon Gérôme oldu – onun egzotik sahneleri bütün ayrıntılarıyla ele almaktaki ustalığıyla yarışmak gerçekten zordu. Gérôme, Doğu giysileri içinde bir ya da iki figürlü, arka planda dekoratif girişler ya da nişlerin olduğu çok sayıda küçük kompozisyon üretti. Benzer temalara Stanisław Chlebowski, Avusturyalı ressam Rudolf Ernst (1854-1932) ya da Fransa’ya yerleşmiş Avusturyalı bir ressam olan Ludwig Deutsch (1855-1935) gibi ressamların yapıtlarında da rastlamak mümkün. Kuyunun Yanında bu etkisiyle tutarlı, aynı zamanda figürlerin heykelsi duruşlarıyla da ayrı bir yerdedir.

Beata Studzizba-Kubalska

Esir Sultan

Esir Sultan

Yunanlıların Türk boyunduruğunu kırmak için yürüttükleri savaş Avrupa tarafından yakından takip ediliyordu. Romantizmin hakim olduğu bu çağda, Yunanistan’ın çevresinde 1821 ile 1832 arasında gelişen olaylar ulusal bağımsızlık mücadelesinin bir sembolü haline gelmişti. 

Padişahın Emriyle

Padişahın Emriyle

Resimde Żmurko bir harem odasının egzotik imgesini, parlayan kumaşlar, saçılmış mücevherlerle birlikte sunuyor, burayı “padişahın emriyle” öldürülmüş bir odalığın heykeli andıran güzel bedeni için bir dekor olarak kullanıyor. 

Mangala Oyunu

Mangala Oyunu

Doğu’ya özgü giysileri içindeki bu üç figür, egzotik bir manzara önünde nargile içip mangala oynarken görülüyor. 1739 tarihli kraliyet koleksiyonları envanterleri, bu grubun üyelerini sarayın haremağası Matthias ve iki odalık olarak tanımlıyor.