Deniz Hamamları

08 Nisan 2018

deniz hamamları

Evliya Çelebi’nin ünlü eseri Seyahatname’den anlaşıldığı üzere deniz hamamlarının geçmişi 17. yüzyıla dayanır, kabul görerek yaygınlaşması ise Batılılaşmanın da etkisiyle 19. yüzyılın ortalarını bulur. Deniz hamamları denizin içinde, suya dayanıklı ahşap kazıklar üzerine inşa edilmiş ve ahşap duvarlarla örtülerek ayrılmış yapılardı. Dışarıdan kapalı kutucuklara benzeyen bu yapılar kıyıya yine kazıklar üzerine oturtulan bir köprüyle bağlanırdı. Kendi içlerinde farklılık göstermekle beraber umumi ve hususi hamamlar olmak üzere iki gruba ayrılırdı. Hususi hamamlar yalıların kenarında, onlara ait mekanlardı; umumi deniz hamamları ise daha büyük mevsimsel yapılardı. Deniz hamamları, kadınlar ve erkeklerin ayrı kullanımına dayalı, davranış biçimlerinin disipline edildiği ve toplumsal kontrolün mekansallaştırıldığı çok denetimli alanlardı.

deniz hamamları

Fiziksel özellikleri ve pratikleri nizamnamelerle düzenlenir ve izinle inşa edilirdi. Yüzmeden çok deniz banyosu yapma fikrini barındırdığı için yüzme bilmek gerekmezdi. Deniz hamamları sadece İstanbul’a özgü yapılar olmamakla beraber bu şehrin kıyılarının parçası olarak varlıklarını yakın tarihimize kadar sürdürdüler. Tek tük de olsa 1970’lerde bile deniz hamamlarının varlığından bahsetmek mümkün; ancak 1920’lerden başlayarak plaj yapıları ve plaj kültürü deniz hamamlarının ve banyo kültürünün yerini aldı.

İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji sergisi 5 Nisan - 26 Ağustos tarihleri arasında Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde!

Deniz Sefası

Deniz Sefası

Deniz hamamından plaja geçiş ise bir devrim niteliğindeydi. Rus ihtilalinde ülkelerinden kaçan Beyaz Ruslar, İstanbul’da pek çok dönüşüme neden olmuşlardı, bunlardan en önemlisi de halkın denizle buluşmasına vesile olan plaj alışkanlıklarıydı. 1920’lerden itibaren deniz hamamları evrilerek yerlerini yavaş yavaş kadın ve erkeğin beraber denize girebildiği plajlara bıraktı. Bu blog yazımızda İstanbul’un plajlarını ve onların özelliklerini ele alıyoruz.

Kitsch ve Kitle Kültürü <br>  Umberto Eco

Kitsch ve Kitle Kültürü
Umberto Eco

Doğrudan bir etkiyi amaçlayan bir iletişim olarak Kitsch'in tanımı, kuşkusuz, onu kitle kültürü ile özdeşleştirmeye ve avantgarde'ın öne sürmüş olduğu "yüksek" kültürler diyalektik bir karşıtlık içine koymaya yardımcı olmuştur. 

Mağazada Bir Gün <br> Hani Dünya Çekilmezdi: Fotoğrafın Kurmacası

Mağazada Bir Gün
Hani Dünya Çekilmezdi: Fotoğrafın Kurmacası

Nickolas Muray: Bir Fotoğrafçının Portresi sergisi kapsamında Çağlayan Çevik kurmaca bir yazı dizisi kaleme aldı. Hani Dünya Çekilmezdi: Fotoğrafın Kurmacası adlı seride Çevik, Muray’ın çarpıcı fotoğraflarından yola çıkarak fotoğraftaki insanların dünyasını birer öykü ile anlatıyor.