12 Mart 2018
Futbol oynamak isteyen kadınlar, dünyanın her yerinde zorluklarla karşılaşıyor, toplumdaki kalıplaşmış yargılara ve kurumsal eşitsizliklere karşı mücadele ediyorlar. 2015 yapımı Yeni Nesil Kraliçeler: Bir Zanzibar Futbol Öyküsü belgeseli de Zanzibarlı kadın futbolcuların mücadelesinden bir kesit sunuyor bize.
Megan Shutzer yönetmenliğindeki belgesel sayesinde Zanzibar’daki çok az sayıda kadın futbol takımından biri olan Yeni Nesil Kraliçeler’i tanıyoruz. Belgesel kısa bir zaman dilimini aktarıyor; yıllar öncesine uzanan çabaların belki de yeni yeni sonuç vermeye başladığı, Tanzanya milli takımına oyuncu seçmek için düzenlenen Copa Coca Cola’ya Zanzibar’dan ilk kez bir kadın futbol takımının katıldığı, futbolcuların ve teknik ekibin umut dolu olduğu bir dönemi…
Doğu Afrika’da yer alan, dış işlerinde Tanzanya’ya bağlı yarı-özerk bu bölgede nüfusun yüzde 99’u Müslüman. Belgesel boyunca kadınların futbol oynamasına karşı çıkan birtakım erkekleri ve hemen ardından futbol sevgilerinin dinî inançlarıyla çelişmediğini söyleyen kadınları izliyoruz. “Biz şiddet uygularsak kadınlar kendilerini savunabilirler ama karşılık veremezler ve spor yapamazlar” diyen adama karşı oynuyor Zanzibarlı kadınlar, hareket özgürlüklerini kısıtlayan erkeklere karşı top koşturuyorlar. Takımın kalecisi, futbol oynamayı bırakmadığı için eşinin ondan ayrıldığını anlatıyor. Anlatırkense hâlâ futbol sahasında. Çünkü vazgeçmeye niyeti yok.
Zanzibarlı kadınlar küçükken sokakta erkeklerle futbol oynasalar da bir noktada kenar çizgisine çekilmek zorunda kaldıklarını anlatırken aslında dünyanın pek çok yerinde çeşitli gerekçelerle futbol sahasından uzaklaştırılan tüm kız çocuklarının ortak hafızasına sesleniyorlar. Ve yine onların örneğiyle görüyoruz ki futbol oynamayı bırakmayan bir kız çocuğu, pek çok engele ve olanaksızlığa rağmen sadece oyunda kalarak bile büyük bir iş başarıyor. Filmin yönetmeni Shutzer, çalışmak için geldiği Zanzibar’da Yeni Nesil Kraliçeler’le tanışmış. Küçükken futbol oynayacak alan bulamamak, erkeklerin arasında tek kız çocuğu olmak gibi ortaklıklar sebebiyle takıma girmek istemiş ve bir süre Yeni Nesil Kraliçeler’de oynamış. Takım olarak halk arasında az çok tanınmış olsalar da Yeni Nesil Kraliçeler, antrenman için boş saha bulmakta hâlâ zorlanıyorlar ve hatta bazen erkekler tarafından sahadan kovuluyorlar. Takım yöneticisi Leila, 2008’den beri düzenli oynamalarına rağmen federasyon tarafından kadın futboluna tahsis edilen bir saha olmadığından şikayet ediyor. Kadınların kendilerini gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu özel alan bu kez futbol sahasında cisimleşiyor. Zanzibar kadın futbolu tarihi 1988’de başlıyor. İsveç’ten gelen takımla dostluk maçı yapacak bir kadın futbol takımı olmadığı için farklı spor dallarından kadınlar çağrılarak bir takım kuruluyor. Zanzibarlı kadınlar maçı 16-0 kaybetse de oyundan çok keyif alıyorlar ve özellikle o dönem badminton oynayan Nasra Juma’nın çabaları sayesinde Zanzibar’ın ilk kadın futbol takımı Women Fighters kuruluyor. Kadın savaşçılar anlamına gelen takım ismini seçmelerinde o dönem erkeklerden gelen “siz normal kadın değilsiniz, ahlaksızsınız, evlenemeyeceksiniz” gibi bildik tepkiler etkili olmuş.
Belgesel bize Nasra Juma’yı tanıma şansı da veriyor; Zanzibar’da futbol oynayan ilk kadınlardan olan Juma, hâlâ koçluk yapıyor ve ilk okullarda kız çocuklarının da futbol oynayabilmesi için mücadele ediyor. Yeni Nesil Kraliçeler’in kaptanı ve Tanzanya milli takım oyuncularından Sabaha’nın futbol hayatına devam edebilmesinde de Juma’nın büyük payı var; Sabaha’nın annesi, geleneksel kıyafetler yerine şortla oynanan bu oyunu tasvip etmezken Juma evlerine kadar gidip aileyi ikna etmiş. Böylece belki de Zanzibar’ın en iyi futbolcusu olan Messi lakaplı Sabaha hâlâ oyunda.
Belgeselin odağında, hazırlık süreci ve sonrasında yaşananlarla birlikte Yeni Nesil Kraliçeler’in ilk turnuva deneyimi var. Turnuvanın sonucu izleyiciye sürpriz olsun ancak uzun vadede bu deneyim, Zanzibar kadın futbolu açısından geliştirici olmuş. Artık Zanzibar’da dört takımdan oluşan bir kadınlar ligi var. FIFA’nın bağımsız bir katılımcı olarak tanımadığı bölge halkı yine de bu turnuvada hem kadın hem erkek takımıyla Zanzibar’ın başarılı sonuçlar almasını istiyor. Futbol oynaması mekruh görülen kadınlar halktan ve medyadan ilgi görüyor, Zanzibar’ı layıkıyla temsil etmeleri bekleniyor ve bir anda kültür elçisine dönüşüyorlar. Belgeselin bizi bıraktığı noktadan sonra 2016 yılında Tanzanya’da 12 takımın yer aldığı bir kadınlar ligi kurulmuş ve geçtiğimiz ocak ayında bir bira markasıyla sponsor anlaşması yapılmış. FIFA dünya sıralamasında 102’nci sırada yer alan Tanzanya’da ve büyük ölçüde buna bağlı olarak Zanzibar’da kadın futbolunun önü açık görünüyor.
Kadın, sporcu ve Müslüman kimliklerin aynı anda bir bedende barınabildiğini göstermek için bu filmi çektiğini söyleyen Shutzer, filmini dünyanın dört bir yanındaki kız çocuklarına adıyor. Zanzibar’ın kültürünü ve bu ortamda futbol oynamanın zorluklarını Zanzibarlı kadınların kendi ağzından dinlediğimiz belgesel uluslararası pek çok film festivalinde gösterilmiş. Fragmanına şu linkten ulaşabileceğiniz filmi Pera Müzesi’nin hazırladığı Altın Madalya: Sporda Kadın seçkisi kapsamında izlemeyi sakın kaçırmayın!
Denzi Deng hakkında:
2015 başından beri 5Harfliler’de futbol ve feminizm ekseninde yazılar yazıyor. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde yazmakta olduğu yüksek lisans tezinde, futbol sahasında son yıllarda artan cinsiyet politikalarını ve bedenselleşme süreçlerini LGBTİ+ takımlar özelinde inceliyor. Atletik Dildoa futbol takımında ilk günden beri top koşturuyor ve etkinlik hazırlıklarında aktif rol alıyor. Futbol sahasındaki cinsellik ve beden temelli ayrımcılıklara karşı etkili yöntemler ve birliktelikler yaratabilmek en büyük hayallerinden olan yazar, bunun için her türlü iş birliği önerisine açık.
Pera Film Altın Madalya: Sporda Kadın programı kapsamında 5Harfliler ile bir yazı dizisi sunuyor. Kendilerini; “kadın gündeminin peşinde, bağımsız bir internet sitesi” diye tanımlayan 5Harfliler bizim için hazırladıkları ikinci yazılarında Venus ve Serena belgeselini ele alıyor. Serinin bu ikinci yazısı Bawer Çakır’ın kaleminden!
Grayson Perry bu çömlekte cansız nesnelerin, özellikle de alışveriş merkezlerinden satın aldığımız nesnelerin, kanepelerin, meyve suyu sıkacaklarının ve pahalı temizlik araçlarının dile gelip, hakkımızda tam olarak ne düşündüklerini bize söylediklerini hayal ediyor.
Sanatçı Benoît Hamet, bu yıl 10. yaşını kutlayan Pera Müzesi’nin koleksiyonlarından öne çıkan eserleri yeniden yorumluyor. Hamet, hem gerçek hem kurgusal “tarihi” olaylara mizahi bir bakış sunuyor. Sanatçının, Osmanlı’nın İngiltere’ye gönderdiği ilk elçi Yusuf Agah Efendi yorumlarını, her ay Pera Müzesi Blog’undan takip edebilirsiniz.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)