Osmanlı’da Kahve İkramı

30 Eylül 2022

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.

İçinde kahve fincanı ve zarflar bulunan tepsiyi taşıyan kişi stil örtüsünü kenardan iki eli ile önlük gibi önünde tutar, ikinci kişi stil takımını taşırdı. Üçüncü ise tepsiden porselen fincanı alır, stildeki güğümden kahveyi doldurur, fincanı altın, tombak, gümüş veya porselen zarfa yerleştirir, zarfın ayağından iki parmağı ile tutarak tek tek misafirlere ikram ederdi. Tiryakiler kahve ile birlikte nargile veya uzun çubuklarda tütün içerlerdi.

Hizmetçi Kız, Jules Joseph Lefebvre, 1880, tuval üzerine yağlı boya

Tombak sitil, kahve güğümü ve fincan zarfı                                                              Kahve fincanları ve tepsi, 20. yüzyıl
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu

Kahve küçük bir bardak su ile beraber ikram edilir, tatlı ikramının üzerine su içilir ve en son kahveye geçilirdi. Türk kahvesine has bu servis, tadım deneyimini zenginleştiren bir ritüeldi.

 

Kahve fincanları, 18. yüzyıl
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu

Sarayda itibarlı bir protokol içeceği olarak sunulan kahve kahvecibaşı ve maiyetindekiler tarafından sunulurdu. 17. yüzyıldan itibaren yabancı seyyahların anılarında ve gravürlerde kahvehane tasvirleri ve kahve ikramı ritüellerine sıkça rastlanır.

Kahve Molası: Kütahya Çini ve Seramiklerinde Kahvenin Serüveni sergimizi ziyaret edebilir, kahve etrafında şekillenen çeşitli rutinleri, ritüelleri ve daha fazlasını keşfedebilirsiniz.

Bölgenin Hafızası

Bölgenin Hafızası

Hafıza nesneleri ilişkilendikleri coğrafyanın da hafızasını taşır. Temel maddesi toprak olan seramikler üretildikleri coğrafyaya doğrudan bağlanır: Toprakla birebir ilişki kuran seramik, üretildiği toprağın hafızasını da barındırır. Kütahya’nın kaolini bol, dolayısıyla da seramik üretimine elverişli toprağı burada çeşitli tekniklerin gelişmesine ve seramik atölyelerinin kurulmasına sebep olmuştur.

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

1962’de fluxus hareketinin önde gelen üyelerinden Philip Corner, Piano Activities (Piyano Etkinlikleri) başlıklı bir performans sırasında yaptıklarıyla ciddi müzik çevrelerinde büyük olay yaratmıştı.

Rineke Dijkstra Bana Bak!

Rineke Dijkstra Bana Bak!

“Portre insanlık durumunun dışından ve de içinden bahseder, bir kişinin fiziği kadar psikolojisini de yansıtır –ya da yansıtmalıdır.”