23 Haziran 2017
José Sancho, yarattığı kadın gövdelerinin şehvetli niteliğini gizlemek bir yana, ön plana çıkarır. Bu gövdeler önden simetriktir, fakat yandan bakıldığında içbükey ve dışbükey formların oluşturduğu zıtlık eserlere hareketlilik katar. Saydam etkiler yaratmak sanatçının ilgisini çeker. Bazen bu şeffaflığı mermeri arkasındaki şekiller belirginleşene kadar incelterek elde eder, bazen de malzemeyi deler veya ikiye böler.
Annelik sanatçının oldukça ilgisini çeken bir temadır ve bu da neden sık sık gebe gövdeler yaptığını açıklar. Eserlerinde erkek-dişi ikiliği de karşımıza çıkar. Sanatçı, aynı anda hem bütünleyici hem de çelişik olarak algılanan zıtlara duyduğu ilgiyi vurgular: Onlar yüz yüze gelmiş Hermes ve Afrodit’tir.
José Sancho’nun Erotik Doğa sergimizde yer alan kadın figürlerinden yola çıkarak sanatçının bolca kullandığı Venüs imgesinin tarih boyunca farklı örneklerine göz atıyoruz!
Venüs, Roma mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçasıdır, ve daha önce gelen Yunan mitolojisinde Afrodit olarak bilinir. Venüs figürü, Antik Yunan ve Roma kültüründe sıklıkla betimlenir ve yüzyıllar içerisinde, antik ve sonraki dönemlerde, birçok heykeli de yapılmıştır. On dokuzuncu ve 20. yüzyıllarda Avrupa’da yapılan arkeolojik çalışmalarda bulunan, cinsel organları abartılı şekilde betimlenmiş çıplak kadın figürinlerinin bir bereket sembolü, ya da belki de bir ana tanrıça kültünü temsil ettiği düşüncesi, bu figürinlerin de “Venüs figürini” olarak anılmasına neden olmuştur. Fakat bu Venüs atfı mecazi bir atıftır, çünkü bu tarihöncesi döneme ait figürinler, mitolojik Venüs tanrıçası figüründen binlerce yıl öncesine aittir. Bazı araştırmacılar bundan dolayı bu terminolojiyi reddeder ve figürinleri Venüs yerine Kadın olarak adlandırır (örn: Willendorf Kadını). Tarihöncesi döneme ait olması figürinlerin tam olarak neyle ilgili olduğunun bilinememesine yol açar. Figürinler bereket tanrıçası, kadınlık simgesi, o dönemin güzellik algısının bir yansıması, ve hatta kadınların kendi kendilerinin bir tasvirini yapması gibi bir çok farklı şekilde yorumlanmıştır.
1- Hohle Fels Venüsü
Hohle Fels Venüsü bugüne kadar keşfedilen (ve uzmanların tarihlendirilmesini kabul ettiği) en erken insan temsilidir. Mamut fildişinden yapılmış Venüs figürini Almanya’daki Schelklingen yakınlarındaki Hohle Fels mağarasında bulunmuştur. Günümüzden 35,000 ila 40,000 yıl öncesine, yani Avrupa’nın Üst Paleolitik dönemine tarihlenir. Figürin sadece 6 cm boyundadır. 2008 yılında keşfedilen figürin Blaubeuren Müzesi’ndedir. 6 parça halinde bulunan figürinin sol kolu ve omuzu da hala eksiktir. Baş kısmı yerine delikli bir çıkıntı vardır, bu da bir şekilde asılmış olabileceğini düşündürür.
2- Willendorf Venüsü
Willendorf Venüsü günümüzden 28,000 ila 25,000 yıl önce, Paleolitik dönemde yapılmış bir Venüs figürinidir. 11 cm. boyundaki figürin 1908 yılında Avusturya’daki Willendorf yakınlarında bulunmuştur. Figürin yerel olarak bölgede bulunmayan politli kireçtaşından oyulmuştur ve kırmızı aşı boyasıyla hafifçe renklendirilmiştir. Figürin Viyana’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde sergilenmektedir. Figürinde bereket ve doğumla ilgili vücut bölümlerinin vurgulanmış olması figürinin bu kavramla alakalı olabileceğini düşündürür. Figürün görünür bir yüzü yoktur. Başı ise yatay dairesel saç örgüleriyle, ya da belki de bir tür baş süsüyle kaplanmıştır.
3- Monruz Venüsü
Monruz Venüsü günümüzden 11 bin yıl öncesine, yani geç Üst Paleolitik döneme (ya da Epipaleolitik dönemin başına) tarihlenir. Venüs, 1991 yılında İsviçre’nin Monruz bölgesinde bir otoyol inşaatı sırasında bulunmuştur. Bu figürin sadece 1,8 cm. boyundadır! Stilize bir insan vücudunu gösteren figürin, oltu taşından yapılmıştır.
4- Venus de Milo
Venus de Milo (Milos Venüsü) antik Yunan heykelciliğinin en ünlü eserlerinden biridir. MÖ 130 ile MÖ 100 yılları arasında yapılan heykelin Yunan aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’i (Romalılar için ise Venüs) betimlediği düşünülür. Mermerden yapılan heykel 203 cm’lik boyuyla doğal boyutlardan biraz daha büyüktür. Heykel 1820 yılında o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan Milos Adası’nda bulunmuştur, ve ismi de buradan gelir. Kolunun bir kısmı ve orjinal kaidesi keşfinden sonra kaybolmuştur. Kaidenin üstünde bulunan yazıdan hareketle heykelin Antakyalı Alexandros tarafından yapıldığı düşünülür. Heykel Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.
5- Venus Callipyge ve Georges Brassens
Yunanca ismiyle Aphrodite Kallipygos olarak da bilinen heykel, daha önceki bir Yunan orjinalin, Antik Roma döneminde yapıldığı düşülünen bir mermer kopyasıdır. İsmi “Güzel Kalçalı Venüs” anlamına gelen heykelin geleneksel olarak tanrıça Venüs’ü betimlediği düşünülür fakat heykel ölümlü bir kadını da betimliyor olabilir. Günümüze ulaşan mermer kopya MÖ 1. yüzyıla tarihlenirken, kaybolan Yunan orjinalin bronzdan yapıldığı ve MÖ 3. yüzyılda, Helenistik dönemin başında yapıldığı düşünülür. Mermer kopyanın menşei belli değildir, fakat Erken Modern Dönem’de, başı eksik halde yeniden keşfedilmiştir. Heykelin başı ise önce 16., sonra da 18. yüzyılda restore edilmiştir. Restore edilen baş omzu üzerinden arkkaya bakar şekilde yerleştirildiği için, ilginin özellikle heykelin kalçalarına çekilmesine neden olmuş ve heykelin popülerleşmesine katkı sağlamıştır.
20. yüzyılda Fransız şarkıcı Georges Brassens’in bu heykelden esinlenerek yazdığı şarkı da, heykelin yeniden ünlenmesine neden olmuştur.
6- Botticelli – Venüs’ün Doğuşu (Nascita di Venere)
Venüs’ün Doğuşu tablosu Sandro Botticelli tarafından büyük ihtimalle 1480lerin ortasında yapılmıştır. Tablo tanrıça Venüs’ün doğumundan sonra bir denizkabuğu üstünde kıyıya gelişini resmeder. Tablo İtalya- Floransa’daki Uffizi Galerisi’ndedir. Tablo, Botticelli’nin Primavera tablosuyla birlikte İtalyan Rönesansı’nın ikonlarından biridir. Antik çağdan sonra Batı Sanatı’nda klasik mitoloji konularının, bu kadar büyük ölçekte işlendiği bu tabloya kadar görülmemiştir.
7- Titian – Urbino Venüsü (Venere di Urbino)
Urbino Venüsü, İtalyan usta Titian tarafından 1538 yılında yapılmıştır, ve Venüs’le bağdaştırılan bir kadını bir Rönesans sarayı içinde betimler. Yağlıboya tablo İtalya – Floransa’daki Uffizi Galerisi’nde sergilenmektedir. Tablo Giorgione’nin Uyuyan Venüs (yaklaşık 1510 tarihli) tablosu temel alınarak yapılmıştır.
8- Alain Jacquet – Camouflage Botticelli (Birth of Venus)
Kamuflaj Botticelli (Venüs’ün Doğuşu), Fransız sanatçı Alain Jacquet’nin 1962-4 yılları arasında yaptığı Kamuflaj (Camouflage) serisinin bir parçasıdır. Tuval üzerine yağlıboya eserde Sandro Boticelli’nin, Venüs’ü bir denizkabuğu üzerinde betimleyen “Venüs’ün Doğuşu” tablosu taklit edilir. Venüs figürinin önünde, üstünde benzin şirketi ismi olan “Shell” (Tr: denizkabuğu) yazısı ve şirket logosu bulunan bir benzin pompası bulunur. Roma mitolojisine göre denizkabuğu Venüs’ün sembollerinden biridir. Jacquet direct olarak 1960’ların Fransız Nouveaux Réalistes sanatçılarıyla ya da pop art ile bağlantılı olmasa da, eserlerinin de sıklıkla birlikte sergilendiği bu iki akımla bağdaştırılır. Eser Amerika’daki Fort Worth Modern Sanat Müzesi’nde bulunur.
José Sancho: Erotik Doğa sergisi 25 Mayıs - 06 Ağustos 2017 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde gerçekleşti.
Yazar: Ayşe Bursalı
José Sancho Benito 18 Nisan 1935’te, Kosta Rika’nın Punteneras bölgesinde dünyaya geldi. Ailesi başkent San José’ye göçtü ve Sancho 1952 yılında buradaki Kosta Rika Lisesi’ni bitirdi. Daha sonra Kosta Rika Üniversitesi İktisadi Bilimler Okulu’nda eğitim görmeye başladı ve 1958 yılında iktisat bölümünden birincilikle mezun oldu.
Grayson Perry bu çömlekte cansız nesnelerin, özellikle de alışveriş merkezlerinden satın aldığımız nesnelerin, kanepelerin, meyve suyu sıkacaklarının ve pahalı temizlik araçlarının dile gelip, hakkımızda tam olarak ne düşündüklerini bize söylediklerini hayal ediyor.
Kitle iletişim araçları ve sanat arasındaki ilişkiyi odağına alan Ve Şimdi İyi Haberler sergisinden ilhamla, serginin bölümlerinden yola çıkan burç yorumları hazırladık. Gök cisimlerinin hareketlerinin insanlar üzerindeki etkilerinden esinlenen popüler astroloji dilini kullanarak kurgusal gelecek tahminlerinde bulunan yorumlar, güne dair iyi haberler alma arzusuyla gazetelerde okuduğumuz astroloji köşelerinden ilham alıyor ve sergideki eserlere göndermede bulunuyor.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)