Ali Emiri Efendi ve Dünyası

Fermanlar, Beratlar, Hatlar, Kitaplar
Millet Yazma Eser Kütüphanesi’inden Bir Seçme

24 Ocak - 1 Temmuz 2007

Geçmişin kültür mirasının, özellikle de bu mirasın kolayca yok olabilecek bazı kırılgan parçalarının zamanın tahribine uğramadan günümüze ulaşabilmiş olmasını, bütün hayatlarını bu nesneleri toplamaya, korumaya ve gelecek kuşaklara aktarmaya adamış bir dizi adsız kahramana borçluyuzdur çoğunlukla. Geçmiş dönemlerin birçok önemli ürünü, bu değerbilir insanlar sayesinde savaşlardan, yıkımlardan ya da doğal afetlerden kurtulmuş ve yüzyılları kat ederek günümüzün modern müze ya da kütüphane koleksiyonlarında yerlerini almışlardır.

Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü salonlarında açılmış olan Ali Emîrî Efendi ve Dünyası sergisi, işte bu insanlardan birinin sıra dışı serüvenine ışık tutan bir sergi oldu. Çöken imparatorluğun yıkıntıları arasından toplayıp yaşamı boyunca titizlikle koruduğu, sonra da kendi kurduğu Millet Kütüphanesi’ne bağışladığı ferman, kitap ve hatların yanısıra Ali Emîrî Efendi’nin “kültür insanı” kimliğini öne çıkaran özel eşya ve belgeleri arasından yapılmış bu derleme, onun tutkuyla bağlandığı bir dünyaya heyecan verici bir yolculuk niteliği taşıdı.

Sergi, üç ana bölüm üzerine kurgulanmıştı. Birinci bölümde, Kanûnî'den Sultan Reşad'a uzanan 500 yıllık bir dönemin tuğra, hat ve tezhip şaheserleri olan ve günışığına çıkmamış 49 adet ferman ve berat yer aldı. İkinci bölüm ise hat sanatının büyük ustalarına ait 31 adet kıt'a ve levhayı kapsadı. Şeyh Hamdullah, Hâfız Osman, Yedikuleli Seyyid Abdullah, Şeyhülislâm Veliyüddin Efendi, İsmail Zühdi, Mahmud Celaleddin ve Kadıasker Mustafa İzzet Efendi'nin kaleminden çıkma hatlar, Osmanlı estetiğinin ulaştığı baş döndürücü zirveyi gözler önüne seriyordu. Ali Emîrî Efendi'nin bütün ömrü boyunca topladığı muhteşem ve nadir yazma kitaplardan bir seçmeden oluşan üçüncü ve son bölümde ise Osmanlı padişahlarına ait dîvânlar; tıp, coğrafya, tarih ve tasavvuf konulu bu geniş yelpazede 69 adet kitap sergilendi. Ali Emîrî Efendi'nin 1914'te keşfettiği ve dünyadaki tek nüshası Millet Kütüphanesi'nde olan, 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un yazdığı efsane kitap Dîvânu Lugâti't-Türk ise ilk defa bu sergide yer aldı.

Ali Emîrî Efendi, 1854’te Osmanlı taşrasının önde gelen merkezlerinden Diyarbakır'da doğdu. Düzenli bir eğitim görmedi. Taşrada görev yapan bütün Tanzimat memurları gibi ömrü imparatorluk coğrafyasını boydan boya kat ederek geçti. Gittiği her yerde kaderine terk edilmiş nadide kitapları topladı. Elde edemediklerini bizzat kendisi kopyalayarak kaybolmaktan kurtardı. Kitaplar onun için bir koleksiyon malzemesi değil, okunarak geçmişi keşfetmenin birer aracıydı. Yaşadığı çağın modernleşme hareketlerine fazla ilgi duymadı. En büyük tutkusu, Osmanlı-Türk mirasını yeni kuşaklara tanıtmaktı. Bunun için Millet Kütüphanesi'ni kurdu ve kitaplarını milletine bağışladı.

Ali Emîrî Efendi şair, tarihçi, biyografi yazarı ve yayıncıydı. Dîvânu Lugâti't-Türk'ü keşfeden bir kitap meraklısı olarak tanındı. Hiç evlenmedi, hiç fotoğraf çektirmedi ve Beyoğlu’na hiç adım atmadı. Hayatını kitapları ve kedileriyle geçirdi. 1924 yılında İstanbul’da hayata veda etti.

Ali Emiri Efendi ve Dünyası

Ali Emiri Efendi ve Dünyası

Geçmişin kültür mirasının, özellikle de bu mirasın kolayca yok olabilecek bazı kırılgan parçalarının zamanın tahribine uğramadan günümüze ulaşabilmiş olmasını, bütün hayatlarını bu nesneleri...

Boğa Güreşçisi Portresi (1797)

Boğa Güreşçisi Portresi (1797)

Resimdeki kişi, delici bir bakışla seyirciye bakarken, dörtte üç konumda resmedilmiştir. Resmin arka planı gri; boğa güreşçisinin giysisi, saçları ve başlığı ise siyahtır. Yakanın ve dantel süsün beyazı göz alıcıdır ve tenin solgun pembesi içinde, dudaklar, yanaklar ve burundaki bazı daha yoğun, küçük fırça vuruşları dikkati çeker.

Gece Yarısı Hikâyeleri: Kırmızı Buton <br> Funda Özlem Şeran

Gece Yarısı Hikâyeleri: Kırmızı Buton
Funda Özlem Şeran

Çölde gece sakindi. Fareler bile ortalıkta yoktu. Karanlığın içinde birkaç LED yanıp sönüyor, dönüp duran bir fanın sesi sonsuz boşluğu dolduruyordu. Sessizliği bölen konuşma hiçbir yere varmıyor gibiydi.

Kâhin Serenatları I Güzel İnsanlar, Sarp Dakni

Kâhin Serenatları I Güzel İnsanlar, Sarp Dakni

Yarına Notlar sergisinde yer alan, dansçı ve koreograf Amrita Hepi’nin Kâhin Serenatları projesi kapsamında, müzik profesyonelleri ile dinleyenleri harekete geçmeye teşvik eden çalma listeleri hazırladık. Serinin ikinci çalma listesi Sarp Dakni’nin hazırladığı "Güzel İnsanlar".