Solaris

  • 16 Aralık 2016 / 20.00
  • 18 Aralık 2016 / 13.00

Yönetmen: Andrey Tarkovski
Oyuncular: Natalya Bondarchuk, Donatas Banionis, Jüri Järvet
Sovyetler Birliği, 1972, 169’, renkli, siyah-beyaz
Rusça; Türkçe altyazıyla

Şüphesiz bugüne kadar yapılmış en derin ve etkili janr filmlerinden biri olan bu Tarkovsky başyapıtı her adımda bilimkurgunun sınırlarını zorluyor. Yönetmen fütüristik manzaralar yaratmakla çok ilgilenmiyor (filmin tek şehir sahnesi günümüz Tokyo’sunda çekilmiş) ve karakterlerin çorak "ruh manzaralarına" odaklanıyor. Filmin Hollywood’da son dönemde yapılmış ve hakkını veren yeniden çekiminde eksik olan hazlar ise filmin finalinde aynalı odanın yarattığı duygusal ikilemler ve Eduard Artemiev'in hayranlık uyandıran (ve basit synthesizerlarla çalınan) bestesi. – Robert Skotak

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

İvan’ın Çocukluğu

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

Andrey Rublev

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

Solaris

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

Ayna

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

İz Sürücü

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

Nostalji

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

Zamanda Yolculuk

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

Kurban

Andrey Tarkovski <br/>Mühürlenmiş Zaman

Andrey Arseneviç’in Yaşamında Bir Gün

Solaris

Tarkovsky: Zamanın İzleri

Tarkovsky: Zamanın İzleri

"Tarkovsky’nin ilk filmlerini keşfetmem, tam bir mucizeydi. Kendimi daha önceden hiç anahtarlarına ulaşamadığım bir kapının önünde buldum. Her zaman açıp ötesine geçmek istediğim bir kapı… Sonunda biri, nasıl söyleyeceğimi bilemediğim şeyleri ifade etmişti. Benim için Tarkovsky en büyük film yapımcısıdır.” 

Ressamların Gözünden Osmanlı’da Kadın Giyimi

Ressamların Gözünden Osmanlı’da Kadın Giyimi

Yabancılara kapalı bir dünya olduğundan Harem’deki kadınların yaşantısı batılı ressamların ve sanat tüketicisinin en çok ilgisini çeken konulardan olmuştur. 

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni, 1990’larda, kimlik inşası meselesine odaklanmaya başladı. Yala ve Sabunla isimli yapıtını, klasik heykel geleneğine uygun olarak, doğrudan kendi bedeninden aldığı kalıptan yola çıkarak yaptı. Bu büstleri sıra dışı kılan ise, sabun ve çikolata gibi tüketim maddelerinden yapılmış olmaları.