Bozuk Düzen

  • 5 Kasım 2014 / 19.00
  • 29 Kasım 2014 / 16.00

Yönetmen: Roman Polanski
Oyuncular
: Donald Pleasence, Françoise Dorléac, Lionel Stander
İngiltere
, 113’, 1966, siyah-beyaz
İngilizce, Türkçe altyazıyla

Polanski kendisinin altın dönemi olan 1960’larda çekilmiş ve kurnazca işlenmiş bu absürt paranoya hikayesinde uçuk kaçık bir üçlü ilişkiyi anlatıyor. Donald Pleasence ve Françoise Dorléac, Lionel Stander tarafından canlandırılan kaba ve iriyarı bir firari gangster tarafından izole evleri işgal edilen kabuğuna çekilmiş bir çifti oynuyor. Üçlü cinsel ve duygusal aşağılanmayı içeren rol yapma oyunlarına giriyor. Bozuk Düzen, kaos halindeki modern dünyaya dair, çağrışımlarla dolu, klostrofobik ve oldukça komik bir hikaye.

Roman Polanski: Aranan ve Arzulanan

Sudaki Bıçak

Roman Polanski: Aranan ve Arzulanan

Tiksinti

Roman Polanski: Aranan ve Arzulanan

Bozuk Düzen

Roman Polanski: Aranan ve Arzulanan

Rosemary'nin Bebeği

Roman Polanski: Aranan ve Arzulanan

Tess

Roman Polanski: Aranan ve Arzulanan

Roman Polanski: Aranan ve Arzulanan

Bozuk Düzen

Akışkan Rego

Akışkan Rego

Her ne kadar Rego, geç de olsa, çağının öncü feministlerinden biri olarak kabul edilmişse de, cinsel akışkanlığı ele alışıyla ilgili çok az şey yazılmıştır. Hatta çizim ve resimlerindeki sado-mazoşist akım, partiarka ile sömürülen kadın arasındaki klasik çatışmanın bir okuması olarak anlaşılmıştır. Türkiye ve Almanya’daki ilk müze sergileri, Rego’nun toplumsal cinsiyet ve kimlik hakkında sanıldığının çok ötesinde akışkan bir anlayışa sahip olduğunu gösteriyor.  

Büyük Birader’i Çiftdüşünüyoruz! 1984′ten 11 Alıntı

Büyük Birader’i Çiftdüşünüyoruz! 1984′ten 11 Alıntı

Çiftdüşün Çiftgörü sergimiz George Orwell’ın 1984 romanında kullandığı “Çiftdüşün” kavramına bir göndermeyle isim buldu ve aralarında Tracey Emin, Marcel Dzama, Anselm Kiefer, Bruce Nauman, Raymond Pettibon ve Thomas Ruff gibi isimlerin yanı sıra Türk sanatçıların da yer aldığı seçki, çoğulcu düşünmenin izini sanat eserleri üzerinden sürdü.

İdeoloji

İdeoloji

Sergi, “Balkanlar” olarak bilinen bölge ülkelerinden farklı kuşaklardan sanatçı ve sanatçı gruplarına odaklanıyor ve bölgenin kaçınılmaz olarak akla gelen siyasi çağrışımları göz önünde bulundurulmaksızın bir doğa olayı üzerinden biçimleniyor.