Keşanlı Ali Destanı

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Oyuncular: Fikret Hakan, Fatma Girik, Danyal Topatan, Aydemir Akbaş, Mualla Sürer, Hayati Hamzaoğlu
Türkiye, 1964, 90’, siyah-beyaz, Türkçe; İngilizce altyazılı
 

Cumhuriyet dönemi Türkiye edebiyatının en parlak ve en üretken isimlerinden biri olan Haldun Taner’in aynı adlı tiyatro oyunundan sinemaya uyarlanan Keşanlı Ali Destanı’nda Haldun Taner, sinemanın efsane isimlerinden Atıf Yılmaz ve yapımcılığı üstlenen Memduh Ün’ün yolları kesişiyor. 1964’te, Türkiye sinemasının nicelik açısından “patlama” yaşadığı bir dönemde gösterime giren epik film, Sineklidağ adında bir gecekondu semtinde geçiyor. Kuştepe ve Hoca Hüsrev semtlerinde çekilen Keşanlı Ali Destanı, hapisten döndüğünde ezilmemek için güçlü ve zalim olmayı seçen, Fikret Hakan’ın canlandırdığı Ali’nin “efsane”sini anlatıyor. Keşanlı Ali Destanı, Fikret Hakan anısına gösteriliyor.

 

Cinemania <br> 37. İstanbul Film Festivali

Göl

Cinemania <br> 37. İstanbul Film Festivali

Şoför Nebahat

Cinemania <br> 37. İstanbul Film Festivali

Siyah Otomobil

Cinemania <br> 37. İstanbul Film Festivali

Keşanlı Ali Destanı

Bölgenin Hafızası

Bölgenin Hafızası

Hafıza nesneleri ilişkilendikleri coğrafyanın da hafızasını taşır. Temel maddesi toprak olan seramikler üretildikleri coğrafyaya doğrudan bağlanır: Toprakla birebir ilişki kuran seramik, üretildiği toprağın hafızasını da barındırır. Kütahya’nın kaolini bol, dolayısıyla da seramik üretimine elverişli toprağı burada çeşitli tekniklerin gelişmesine ve seramik atölyelerinin kurulmasına sebep olmuştur.

Charlotte Wells’ten Bir Not

Charlotte Wells’ten Bir Not

Hafıza güvenilmesi güç bir şeydir: ayrıntılar belirsizleşir ve öngörülemez bir hâl alır. Hatırlamak için gayret ettikçe daha az şey görürsünüz. Kendisini durmadan çürüten bir hafızanın anısı... Son zamanlarda kendimi, duyguların daha dirençli olduğu noktasında ikna etmeye çalışırken buluyorum; ne var ki bu, epey zor bir iş.

Konstantinopolis’te Mucizevi Şifalar

Konstantinopolis’te Mucizevi Şifalar

Göz kamaştırıcı güzellikleriyle Konstantinopolis’in ihtişamını yaratan kutsal mekânlar, aynı zamanda değerli röliklerin saklandığı yerlerdi ve bu nedenle şifa kaynaklarıydı.