Hastalıklı bir tutkuyu konu alan psikolojik gerilim Göl, büyükşehirde çalışan Nalan adında bir şarkıcının (Müjde Ar), kasabadaki gazinoya davet edilmesiyle başlar; Nalan kasabaya geldiği anda şu söz seyirciyi karşılar: “Kasaba hayatı ıssızdır”. Kasabanın en güçlü adamı Murat’ın (Hakan Balamir) ölen eşinin yerine koyup tutsak aldığı Nalan, bu ıssızlığı Hasan’a duyduğu ilgiyle aşmaya çalışırken, Murat’ın “her şeyin eskisi gibi olacağı”na dair takıntısı filmin gerilimle dolu atmosferini oluşturur. Göl, kasabanın sınırlılığında ve küçüklüğünde, söz edilen “ıssızlığın”, “yabancı” ve dolayısıyla “arzu nesnesi” olarak görülen kadının hayatındaki “tekinsizliğe” dönüşümüyle anlam kazanır. Senaryosunu Selim İleri’nin yazdığı, yapımcılığını ise Atıf Yılmaz’ın üstlendiği Göl, Hakan Balamir anısına gösteriliyor.
Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.
Bir koleksiyona veya arşive bakarak gelecek nasıl kurgulanabilir? Seramiğin dayanıklı yapısı onu hayal edebildiğimiz zamanın sonuna dek kalıcı kıldığından geleceğin nasıl hatırlanabileceğini bir seramik koleksiyonu aracılığıyla düşünmek zihin açıcı olabilir. Sergi kapsamında üretilen eserler, geçmişe dair önemli ipuçları taşıyan bir koleksiyonu taze bir perspektifle ele alma ve geleceği hatırlamaya dair bir adım atma potansiyeli taşıyor.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)