Şark Oyunları

  • 15 Ocak 2017 / 14.00
  • 25 Ocak 2017 / 17.00

Yönetmen: Kamen Kalev
Oyuncular: Christo Christov, Ovanes Torosian, Saadet Aksoy, Nikolina Iancheva
Bulgaristan, İsveç, 2009, 83’, renkli
Bulgarca, Türkçe, İngilizce; Türkçe altyazılı

Karayoluyla İstanbul’dan Almanya’ya doğru yola çıkmış bir Türk aile, geceyi geçirmek için Sofya’da dururlar. Ne yazık ki huzurlu bir akşam yemeği, neo-Nazi bir çetenin ırkçı saldırısıyla, olabilecek en korkunç hali alır. Şark Oyunları, iki Bulgar kardeşin hikayesini anlatıyor: Saldırıya müdahale ederek Türk aileyi kurtaran, madde bağımlısı bir sanatçı, Itso. Ve neo-Nazi çetenin üyelerinden, lise öğrencisi Georgi. Saldırı, Itso’nun ailenin kızı Işıl’a aşık olmaya, Georgi’ninse yaptığı seçimleri sorgulamasına yol açacaktır. Kamen Kalev, Türk oyuncuların yer aldığı kadrosuyla dikkat çeken ilk filmi için, filmde kendisini canlandıran oyuncu Itso’nun deneyimlerinden ilham almış.

İstikamet → Balkanlar

Saraybosna’ya Hoşgeldiniz

İstikamet → Balkanlar

Umut Çiçekleri

İstikamet → Balkanlar

Şark Oyunları

İstikamet → Balkanlar

Güzel Bir Hayat Düşlerken

İstikamet → Balkanlar

Kan ve Aşk

İstikamet → Balkanlar

Charlie Countryman’ın Gerekli Ölümü

İstikamet → Balkanlar

Sen Dünyaya Gelmeden

İstikamet → Balkanlar

Keder

İstikamet → Balkanlar

Kayıp Kral

Şark Oyunları

Çıplak Kadından Çıplak Tene

Çıplak Kadından Çıplak Tene

Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü sergisi kapsamında, Cumhuriyet Gazetesi yazarı, Marmara ve Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nazlı Pektaş’ın, serginin küratörü Ahu Antmen ile yaptığı ve kısa hali Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan röportajın tamamını paylaşıyoruz.

Turquerie

Turquerie

14. yüzyılda Balkanlar’a giren, 15. yüzyılda Konstantinopolis’i fetheden, 16. yüzyılda Viyana kapılarına dayanan Osmanlı İmparatorluğu, uzun süre Avrupa’nın korkulu rüyası olmuştur. Ancak 17. yüzyıl sonlarına gelindiğinde imparatorluğun genişlemesi durmuştu. 

Sergey Parajanov Anlatıyor

Sergey Parajanov Anlatıyor

“Olabilecek en kötü hapishane koşullarıyla karşılaştığımda, bir seçim yapmak zorunda olduğumu anladım: ya dibe vuracaktım ya da bir sanatçı olacaktım.”