Yemek ve Cesaret: Bir Tat Meselesi

Yönetmen: Bernard Rapp
Oyuncular: Bernard Giraudeau, Jean-Pierre Lorit, Florence Thomassin
Fransa, 90’, 2000, renkli
Fransızca, Türkçe altyazıyla

Orta yaşlı, gizemli bir iş adamı olan Frederic, Nicolas adında genç bir garsonla arkadaş olur. İnce zevklere sahip, nüfuzlu biri olan Frederic, Nicolas’nın sevimliliğine ve naifliğine tutulmuştur. Yalnız ve korkuları olan bir adam olan Frederic, Nicola’ya iyi bir maaş ile özel tadımcısı olmasını teklif eder, Nicolas’nın reddedemeyeceği bir teklif. Farklılıklarına rağmen, iki adam arasında yakın bir dostluk doğmaya başlar. Ancak çok geçmeden aralarındaki güven ve hayranlık bağları tepetaklak olup aldatma ve saplantıya dönüşecektir ki buna her ikisi de hazırlıklı değildir.

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Hayat: Çocuklarımız Bizi Suçlayacak

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Hayat: Bostanda Savaş ve Barış

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Hayat: Monsanto’nın Dünyası

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Cesaret: İsimsiz Duygusallar

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Cesaret: Bras’lar Arasında

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Cesaret: Pierre Gagnaire

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Cesaret: Sarayın Tadları

Tadı Damağında<br/>Yemek ve Sinema

Yemek ve Cesaret: Bir Tat Meselesi

Mark Požlep

Mark Požlep

Balkanlardan Gelen Soğuk Hava sergisi kapsamında sergide yer alan sanatçıların eserlerini paylaşmaya devam ediyoruz. Bu kez 1981, Slovenya doğumlu Mark Požlep’in sergideki “Cennetten de Garip” adlı eserini ele alıyoruz. 

Kurum Kurum Galatasaray | Besim F. Dellaloğlu

Kurum Kurum Galatasaray | Besim F. Dellaloğlu

İstanbul tek bir şehir midir? Paris’in üniversitelerinin numaralandırılması gibi bir gün İstanbul da birkaç parçaya bölünüp numaralandırılır mı? Bunlar çok zor sorular! 

Akışkan Rego

Akışkan Rego

Her ne kadar Rego, geç de olsa, çağının öncü feministlerinden biri olarak kabul edilmişse de, cinsel akışkanlığı ele alışıyla ilgili çok az şey yazılmıştır. Hatta çizim ve resimlerindeki sado-mazoşist akım, partiarka ile sömürülen kadın arasındaki klasik çatışmanın bir okuması olarak anlaşılmıştır. Türkiye ve Almanya’daki ilk müze sergileri, Rego’nun toplumsal cinsiyet ve kimlik hakkında sanıldığının çok ötesinde akışkan bir anlayışa sahip olduğunu gösteriyor.