Yönetmen: Koray Kesik
Türkiye, 2024, 60’, DCP, renkli
Türkçe; İngilizce altyazılı
Antakya, binlerce yıldır ayakta duran ve defalarca depremle yıkılıp yeniden kurulan kadim bir şehirdir. 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve yaklaşık 60 saniye süren depremle bir kez daha yerle bir oldu.
60’’, depremin ikinci gününde şehirden çıkmaya çalışan binlerce aracın oluşturduğu kilometrelerce uzunlukta bir araç trafiği görüntüsüyle başlar. Şehirden çıkmaya çalışan büyük çoğunluğun ardından kentin yıkıntıları arasında kalmak zorunda olanlarla ya da gitmeyi seçenek olarak kabul etmeyenlerle baş başa kalırız. Bundan sonra çetin bir hayatta kalma süreci, yıkılan binaların arasında birbirinden farklı hayatların içinde bir yaşama uğraşı gelir gözümüzün önüne. Her planda tanık olduğumuz görüntüler Antakya’nın yıkılmadan önceki halini düşündürür ve şehrin katmanlarını hissettirir bizlere. Şehrin insanları toparlanmaya çalışırken bir yandan da gece gündüz devam eden, her yeri toz içinde bırakan bir moloz toplama eylemi baş gösterir. Bu yıkım ve moloz toplama eylemi hala acısını ve yasını içinde yaşayan Antakyalının nefes almasına dahi izin vermez. Çalışmalar canlı yaşamını ve doğanın dengelerini alt üst eden acelecilikle, hukuksuzca ve acımasızca yapılır. İş makinelerinin sesleri günlük yaşamın bir parçasıdır artık. Ortaya gerçeküstü görüntüler çıkar. Ne insanın ve hayvanın ne de toprağın ve suyun nefes alma şansı yoktur.
Yine de hayat devam eder. Antakya insanı devletin bütün organları tarafından yalnız bırakılmıştır. Fakat yurtlarında kalma imkanını oluşturmak için her koşulu zorladıklarını görürüz. Bu süreçte, çoğu deprem felaketi yaşamış olan Antakyalıların kendi çabalarıyla yardımlaşma ağları kurulmuş, ilk günlerin yaraları sarılmaya çalışılmıştır. 60 saniye süren, 60 plandan oluşan belgesel film depremin ilk yılı dolarken bizi ilk günden itibaren yaşananlara tanıklığa çağırıyor.
Film ekibinin katılımıyla gerçekleşecektir.
Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)