Elizabeth’in Biricik Yaşamı

Yönetmen: Ezgi Kılınçaslan
Türkiye, Almanya, Lübnan, 2024, 65’, DCP, renkli
Türkçe, Arapça, Ermenice; Türkçe, İngilizce altyazılı

Elizabeth, memleketinden sürgün edilmiş yaşlı Ermeni bir kadın. 2011'deki acımasız cinayeti güçlü bir yolculuğun başlangıcı olur. Hafızasını Adana'ya geri getirmeye çalışırken, yeğeni Valo ve yönetmenin kendi hikayeleri Elizabeth’in yaşam öyküsü ile iç içe geçer: üç kuşak kadın, mücadele ve direniş.

Film ekibinin katılımıyla gerçekleşecektir.

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Dargeçit

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Küçük Buluntular

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Sessiz Dans

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Anadolu’nun Deli Kadınları

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Yakto Terk Edilemez!

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

No.910

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Kürdistan’da Sis ve Gece

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Sweet Home Adana

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Elizabeth’in Biricik Yaşamı

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Zarafet ve Şiddet Arasında

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

60’’

DOCUMENTARIST 17. İstanbul Belgesel Günleri

Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür

Çıplak Kadından Çıplak Tene

Çıplak Kadından Çıplak Tene

Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü sergisi kapsamında, Cumhuriyet Gazetesi yazarı, Marmara ve Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nazlı Pektaş’ın, serginin küratörü Ahu Antmen ile yaptığı ve kısa hali Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan röportajın tamamını paylaşıyoruz.

Turquerie

Turquerie

14. yüzyılda Balkanlar’a giren, 15. yüzyılda Konstantinopolis’i fetheden, 16. yüzyılda Viyana kapılarına dayanan Osmanlı İmparatorluğu, uzun süre Avrupa’nın korkulu rüyası olmuştur. Ancak 17. yüzyıl sonlarına gelindiğinde imparatorluğun genişlemesi durmuştu. 

Sergey Parajanov Anlatıyor

Sergey Parajanov Anlatıyor

“Olabilecek en kötü hapishane koşullarıyla karşılaştığımda, bir seçim yapmak zorunda olduğumu anladım: ya dibe vuracaktım ya da bir sanatçı olacaktım.”