Kanal

  • 13 Şubat 2014 / 19.00
  • 15 Şubat 2014 / 14.00

YönetmenAndrzej Wajda
Oyuncular: Teresa Izewska, Tadeusz Janczar, Wienczyslaw Glinski,Tadeusz Gwiazdowski, Stanislaw Mikulski
Polonya, 96’, 1957, siyah-beyaz
Lehçe, Türkçe altyazıyla

1944’te Alman Nazilere karşı gerçekleştirilen Varşova Ayaklanması’nın son günlerini unutulmaz bir canlılıkta anlatan Kanal, 1957 Cannes Film Festivali’nde jüri özel ödülünü paylaştı (Yedinci Mühür’le) ve Wajda’yı uluslararası alanda yeni ve önemli bir sinema yeteneği konumuna getirdi. Wajda’nın ikinci filmi –ve savaş üçlemesinin ikinci bölümü- titizlikle birleştirilmiş zengin bir anlatı mozaiği barındırıyor ve yakalanmamak için kanalizasyona sığınan bir grup Vatan Ordusu askerini izliyor. Komünist olmayan direniş Almanlar tarafından yok edilirken Sovyet ordusunun nehrin öbür yakasında öylece beklediğinden söz edemeyen Wajda, isyancıları alışılmadık bir sevecenlikle ele alıyor..

Polonya’dan Ustalar<br/>Polonya Film Okulu

Kanal

Polonya’dan Ustalar<br/>Polonya Film Okulu

Küller ve Elmaslar

Polonya’dan Ustalar<br/>Polonya Film Okulu

Gece Treni

Polonya’dan Ustalar<br/>Polonya Film Okulu

Meleklerin Rahibesi Joan

Polonya’dan Ustalar<br/>Polonya Film Okulu

Masum Büyücüler

Polonya’dan Ustalar<br/>Polonya Film Okulu

Sudaki Bıçak

Polonya’dan Ustalar<br/>Polonya Film Okulu

Zaragoza’da Bulunmuş El Yazması

Küçük Sarı Daire ile müzede keşifler!

Küçük Sarı Daire ile müzede keşifler!

Pera Öğrenme programları kapsamında yayınlanan, Tania Bahar'ın kaleme aldığı ve Marina Rico'nun resimlediği hikâye kitabı Küçük Sarı Daire, çocuklarla yetişkinlerin birlikte keşfedecekleri ve paylaşacakları farklı bir öğrenme deneyimi sunuyor.

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

1962’de fluxus hareketinin önde gelen üyelerinden Philip Corner, Piano Activities (Piyano Etkinlikleri) başlıklı bir performans sırasında yaptıklarıyla ciddi müzik çevrelerinde büyük olay yaratmıştı.

Sergey Parajanov Anlatıyor

Sergey Parajanov Anlatıyor

“Olabilecek en kötü hapishane koşullarıyla karşılaştığımda, bir seçim yapmak zorunda olduğumu anladım: ya dibe vuracaktım ya da bir sanatçı olacaktım.”