Yönetmen: Errol Morris
ABD, 88’, 2011, renkli
İngilizce; Türkçe altyazıyla
Oscar ödüllü Errol Morris’in filmi Tabloid, eski “güzellik kraliçesi” Joyce McKinney’nin kurgudan daha tuhaf maceralarını izliyor; hayallerinin erkeğine duyduğu sarsılmaz bağlılık nedeniyle McKinney dünyanın öbür ucuna gidiyor ve kendini İngiliz tabloid gazetelerinin ön sayfalarında buluyor. Joyce’un aşk ve kişisel intikam arayışı, Morris’in anlatımıyla onu silah zoruyla adam kaçırma, kelepçeli Mormonlar, acayip suç ortakları, esir modeller, sihirli iç çamaşırları ve ilahi birlikteliklerden oluşan gerçeküstü bir dünyaya sokuyor. Tümüyle çılgın bir ilişki bu. Kısmen aşk hikayesi, kısmen film noir, kısmen entellektüel bir B filmi ve çılgın bir peri masal olan Tabloid, eksantrik ve son derece karmaşık karakterlerin derin portrelerini çekerek belgesel türünü yerle bir etmeyi sürdüren bir yönetmenin, kamusal ve kişisel histeri hakkındaki taşkın düşüncelerinden oluşuyor. Morris filmde yine insanı hayrete düşüren bir portre ortaya koyuyor – romantik saplantıları ve yanılsamaları nedeniyle skandallarıyla gazetelere düşen ve kendini hayal bile edilemeyecek bir hayatın içinde bulan, inanılmaz kararlı bir kadını anlatıyor bu kez. Britney ve 24 saatlik haber döngüsünden çok önce ortaya çıkan Joyce McKinney, cinsel boyuneğmezlikle suçlanan, erkekleri tuzağına düşüren bir femme fatale olarak hüküm sürüyordu. Tabloid’le geri dönüyor ve Morris bugüne kadarki en iyi “yasak zevk” filmini yapıyor.
Hafıza nesneleri ilişkilendikleri coğrafyanın da hafızasını taşır. Temel maddesi toprak olan seramikler üretildikleri coğrafyaya doğrudan bağlanır: Toprakla birebir ilişki kuran seramik, üretildiği toprağın hafızasını da barındırır. Kütahya’nın kaolini bol, dolayısıyla da seramik üretimine elverişli toprağı burada çeşitli tekniklerin gelişmesine ve seramik atölyelerinin kurulmasına sebep olmuştur.
Jean-Léon Gérôme, 19. yüzyıl ikinci yarısının en tanınmış sanatçıları arasında yer alır. Akademik resmin en ateşli savunucularından olan Gérôme, İzlenimcilik gibi modern akımlara karşı kişisel bir savaş yürütmüştür. Yaşamının son dönemlerinde, karşı çıktığı akımların yükselişiyle eski popülerliğini kaybetmeye başlasa da 20. yüzyılda da pek çok başka akademik ressam gibi unutulup gitmemiştir.
Janine Antoni, 1990’larda, kimlik inşası meselesine odaklanmaya başladı. Yala ve Sabunla isimli yapıtını, klasik heykel geleneğine uygun olarak, doğrudan kendi bedeninden aldığı kalıptan yola çıkarak yaptı. Bu büstleri sıra dışı kılan ise, sabun ve çikolata gibi tüketim maddelerinden yapılmış olmaları.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 200 TL
İndirimli: 100 TL
Grup: 150 TL (toplu 10 bilet ve üstü)