İlahi Düzen

  • 11 Mart 2022 / 19.30
  • 26 Mart 2022 / 15.00

Yönetmen: Petra Volpe
Oyuncular:
Marie Leuenberger, Maximilian Simonischek, Rachel Braunschweig, Sibylle Brunner
İsviçre, 2017, 96', DCP, renkli
İsviçre Almancası, Almanca, İtalyanca; Türkçe altyazılı

Tribeca Film Festivali’nde En İyi Kurmaca Film Seyirci Ödülü’nü kazanan İlahi Düzen, 60’lı yılların toplumsal çalkantılarına rağmen kadınların oy kullanma haklarının hâlâ reddedildiği 1971 İsviçresi’nde geçiyor. Alçakgönüllü ve itaatkâr ev kadını Nora’nın (Tribeca FF, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nün sahibi Marie Leuenberger) yarı-zamanlı bir işte çalışması kocası tarafından yasaklandığında yaşadığı hayal kırıklığı kasabasının süfrajet hareketinin başını çekmesine neden olur. Yeni yeni keşfettiği şöhreti kendisine tehditler ve aşağılanmalar olarak geri döner. Hatta evliliği bitme noktasına bile gelir. Fakat geri adım atmayı reddeden Nora, köydeki kadınları greve gitmeye ikna etmeye çalışırken bir yandan da kendi özgürlüğüne dair farkındalıklar yaşar. Kalabalıkların ilgisini çeken bu sürükleyici, neşeli ve albenili film bizleri tam da ihtiyacımız olan bir anda geçmişe götüren bir zaman kapsülü gibi.

Birlikte Güçlü

Asistan

Birlikte Güçlü

Antonia’nın Yazgısı

Birlikte Güçlü

Asla Nadiren Bazen Her Zaman

Birlikte Güçlü

İlahi Düzen

Birlikte Güçlü

Kızlar Çetesi

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.

Rineke Dijkstra Bana Bak!

Rineke Dijkstra Bana Bak!

“Portre insanlık durumunun dışından ve de içinden bahseder, bir kişinin fiziği kadar psikolojisini de yansıtır –ya da yansıtmalıdır.”

Sergey Parajanov Anlatıyor

Sergey Parajanov Anlatıyor

“Olabilecek en kötü hapishane koşullarıyla karşılaştığımda, bir seçim yapmak zorunda olduğumu anladım: ya dibe vuracaktım ya da bir sanatçı olacaktım.”