Salvatore Giuliano

  • 23 Kasım 2016 / 19.00

Yönetmen: Francesco Rosi
Oyuncular: Salvo Randone, Frank Wolff, Sennuccio Benelli, Giuseppe Calandra, Pietro Cammarata, Max Cartier
İtalya, 1962, 107’, siyah-beyaz, İtalyanca, Türkçe altyazılı

Francesco Rosi'ye uluslararası şöhret getiren bu cinayet ve mafya filmi, yönetmenin kendine özgü mozaik üslubunun ilk örneğidir. Konusunu, sonradan mafya babası olan ve savaşın ardından Sicilya'nın gerilla bağımsızlık hareketinde önemli bir rol oynamış Sicilyalı haydut ve halk kahramanı Salvatore Giuliano'nun hayatından alan film, 1950'de Giuliano'nun öldürülmesiyle başlar, geri dönüşlerle çetelere katılmasını, komünistlere saldırmasını, kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya gelişini anlatır. Giuliano sonunda öylesine zalimleşir ki kendi adamları bile onu terk eder.

Sunum: Jak Şalom

Sinematek Yaşıyor!

Potemkin Zırhlısı
Bronenosets Potiomkin

Sinematek Yaşıyor!

Metropolis

Sinematek Yaşıyor!

Geçip Giden Çatana
L’Atalante

Sinematek Yaşıyor!

Sevgilim Hiroshima
Hiroshima mon amour

Sinematek Yaşıyor!

Rocco ve Kardeşleri
Rocco e i suoi fratelli

Sinematek Yaşıyor!

Salvatore Giuliano

Sinematek Yaşıyor!

Nefret
Le Mépris

Sinematek Yaşıyor!

Sekiz Buçuk

Sinematek Yaşıyor!

Persona

Sinematek Yaşıyor!

Umut

Sinematek Yaşıyor!

Konformist
Il Conformista

Sinematek Yaşıyor!

Gelin

Sinematek Yaşıyor!

Ayna
Zerkalo

Salvatore Giuliano

Turquerie

Turquerie

14. yüzyılda Balkanlar’a giren, 15. yüzyılda Konstantinopolis’i fetheden, 16. yüzyılda Viyana kapılarına dayanan Osmanlı İmparatorluğu, uzun süre Avrupa’nın korkulu rüyası olmuştur. Ancak 17. yüzyıl sonlarına gelindiğinde imparatorluğun genişlemesi durmuştu. 

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

1962’de fluxus hareketinin önde gelen üyelerinden Philip Corner, Piano Activities (Piyano Etkinlikleri) başlıklı bir performans sırasında yaptıklarıyla ciddi müzik çevrelerinde büyük olay yaratmıştı.

Sergey Parajanov Anlatıyor

Sergey Parajanov Anlatıyor

“Olabilecek en kötü hapishane koşullarıyla karşılaştığımda, bir seçim yapmak zorunda olduğumu anladım: ya dibe vuracaktım ya da bir sanatçı olacaktım.”